15.02.2020

Yapısalcıların Türkiye’de bir tarihi oldu mu?


YAPISALCILAR tarihselci (historiciste) yaklaşımlara karşıydılar, peki Yapısalcıların Türkiye’de bir tarihi oldu mu?

(Bir tweet): Yapisaldan post Derrida'dan dost olmaz diye Avrupa’da meşhur bir söz varmış…

Ben:

Avrupa'da değil de kültürsüz Amerika'nın Baltimore konferansında oldu olanlar, bir daha da toparlanamadılar, Yahudilikten Hristiyanlığa (inançsızca geçiş yapar gibi mahsustan uyum sağladılar), apolitik babasının-kızı modeli tez konusu arıyordu: 12 eylül sonrası Bilkent kuruldu!

  Zaten TCde toplasan akademide toputopu 3 yapsalcı vardı(sağlam filolog eleştirmen Süheyla Bayrav’ı saymazsak): Berke Vardar, Tahsin Yücel (romancı oldu),çömez M.Rifât (apolitikliği sansür amaçlı yapısalcığa uyguladı). Dehâsız, parıltsız vasattılar. Ali Günvar şiirden anlayan mimar, biraz zekiydi, tarihselliği de hiç ihmâl etmiyordu Poetika’sında; hani?

Ama sonra Uğur Mumcu, Hrant Dink falan katledilmeye başlanınca yeni nesil toparlandı ve Gezi'de, onca aranan ve bulunamayan (zirâ etnikçilerle yol alınamazdı) transandantal gösterilenin bizzât kendileri olduğunu (Gıyablarında,Yerine) konuşanların da bizler olduğu metonimikman anladı

Gezi'den çok işkillendiler, bilmedikleri bir şeyin sembolü veya metaforu sandılar: Metafor olsa sorunun bizâti kendisine ulaşılabilirdi, diye korktular(Aralık olaylarıyla kendi kendilerini bastılar),oysa mecâz yoktu ortada: Sadece metonimi vardı. Kendi sorunlarını basitçe Gezi'ye taşıdılar

Babalarının Devlete değil de islâmî özel üniversitelere emânet ettiği kızlar da Ali Şeriâti falan okuyarak dinden çıkacaklarını hızla anlayınca, Mevlâna & Derrida, İbni Arabi & Derrida okursak  solcuları geçeriz diyen asistanlara uyarak, dil, felsefe, edebiyat bilmeden gâzele başladılar: Tâ ki

Hâdislere dokunmadıkları sürece, süper öğrendikleri Arapçalarını asla Kurana uygulamamaya and içirildikten sonra, artık ne yapsalar hoş görülebilirdi; Farsçanın dev klasiklerinin onları nasıl bir dinsizliğe sürükleyeceği ikâzına gerek bile yoktu: İran öcüleşerek kendisi üstlendi bunu

Sosyal psikolojilerini takviye edecek bir şaklaban vardı ortada çünkü; yılbaşı Turkey'si gibi şişinerek kendini olduğundan büyük göstermeye çalışarak Arap petro-dolarlarını sıcak para hamamı sanarak yanlış atlara (Sudan; Mısır, Yemen) oynamaya başlamasa liberaller sırıtıyordu borsada!

O sıralar tabii Avrupa’da toprak kazanmış (Maastrischt) bu sefer de içinde hristiyan havarilerin türbeleri muhafaza edilen Emevî Camii'ni sünnileştirmeye sefer düzenlemeye varacak kadar, Ramazanlar artık Endülüs katedrallerinden veriliyor; ortada göçmen akışı daha yok, körükleniyor savaş yerel ve milli cephe açılmış, mhp dinden anlamasa da

Arabın parası var da görmemiş, inşaat yapacak da kime satacak, London-Paris'ten ucuz ama finans merkezi olamıyor, para durmuyor, kaçıyor, Filistinlilerin parası olsa neyse de onlara Balat civarı yetiyor, Suriyeliye toki mokiden para kazanılmaz, Salman da Esat da çok iyi eğitilmişler

"O zaman bi Ahmed hocaya soralım, aboo o hoca o hoca değil mi, hani başbakanken.. Yok o değil, bizim uysal Erzincanlı yol işlerine bakıyor, ara nağmeci ara rejimci. Dervişe mi nobeli versek? Yok yapısalcıları salın sokağa, kültürel çalışma zındıkları, ama ibni arabîcilere dokunmayın daha"

Ex-yapısalcı solcu patron dinden anlamadığı için tuttuğu din danışmanına sorar: "Sıradaki kim? Din geliyor. Gelsin; elinden ne iş gelirmiş? Her iş gelir Efendim: saat hesabı, ay takvimi, namaz vakitleri, miras ölçüsü, faizsiz kazanç paydaş hesabı, ön muhasebe, yastık altı altın hassas tartımı, kayıtsız paralel ekonomi, kurbanlık angut ihracı işi"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder