Felsefede ve Edebiyatta
« Anahtar Kavramlar »
Bu ex-pression, ex-primer,
hatta ex-position’dan (sunu&maruz kalma) farklı;
Alm.
hinausziehen’de (ausziehen: soymak, çıkarmak) hem “dışarı çekmek” hem de “ertelemek,
geciktirmek, uzatmak” anlamları var; ayrıca Hingabe “fedakarlık” (Hingebung?); hingeben
de “feda etmek, hediye, gözden çıkarmak”
"Boşa
koymak, boşa çıkarmak, boşa düşürmek olarak düşünce"...
Düşünmek de
khôra (kor, köz) halinde boştan alıp doluya koymak, doludan alıp biraz boşa
koymak, boşa çıkarmak, boşa düşürmekle icrâ ediliyor.
"Büyücü
Çırağı" bestesindeki gibi, ustasının yokluğunda sihirli kelimeyi telaffuz
etmiş ve dolma-taşma-kova döngüsünü durduramayan çırakız!
*
Heidegger'in Das Gerede'sinin, Sartre'ın Bulantı'sının aşırı dozuna maruz
kaldığım yerden (iyi kahve içmek adına -"Nisuaz, Korkunç 1Pastahane",
Sait Faik), neyi unuttuğumu unutmuş bir şekilde elimden kaçan düşüncelerime
asılı kalmış kendimi açık havaya atıyorum. Firâr (Evasion) E.L.[1]
“neyi unuttuğumu
unutmuş bir şekilde” -hafızaya sığmayan geçmişten mi kaynaklı?
Kierkegaard
ısrarlı bir şekilde mémoires (sosyal,
sahte,süper egonun icâdı, "Hatırâtım") ile ressouvenir'i karşıtlaştırıyor; Hegel de Erinnerung (mémoire
intériorisante, capcanlı içselliğin belleği) ile Gedächtnis'i (Hafıza)...
Ben neyi
unuttuğumu biliyorum, ama düşünce hatırlanması en zoru!
Tanım :
Kavramlar felsefenin sloganları, Schibbolet'leri, kilidi (yuvası -dişil) kaybolmuş ve anahtar destesi (eril) çekmecede kalmış, dolap kilitli
ama arkası sökük; anlamadan da şıkırtılarından
hangi (artık olmayan) kapı veya çekmecelere ait olduğunu tahmin etmeye
çalıştığımız isimlerdir.
Kavramlar
zorunlu olarak görüsüzdür (bir zamanlar bir ressouvenir'in canlı görüsüne sahip
olsalar da); görü tam anlıksal olsa zaten kavrama gerek olmazdı; kavramlar da
sağırdır (sağır oda), görüler de görmemeye dayanır; kavramsız görü kör değil, sadece
göz kamaştırır.
Kant'ı
düzeltmece!
"Totenklage"
("mimus", mimique) et "Totengespräch", dans la proximité
limitrophe de "Philosophisches Gespräch"...
Drama-tiques
"personnages conceptuelles" (de Deleuze aussi)...
Yas Çanı ve Ölüm
(cenâze) Konuşması, ve dramatik kavramsal kişilikler (Deleuze)
Bütün
yazdıklarım kayıt altında (dosya adı:birkaç aydır "Skandalon", ve tüm
imgelerimin kayıt yeri
"Sans Contexte"),
korsanlarıma kolaylık...
Evasion, firâr
("Hava
Firâr", vapurlarda bir aparat)
"Gece açık
köprü karşısında dehşet!" (80’lerden bir dizem).
g-Önder-gesi kaybolan şiir!
Neyi unuttuğumu bildiğim andan kötüsü de neyi
unuttuğumu artık bilmediğim an, zira ikisi arasına bir üçüncü an girmiştir ve
onun peşindeyken bir dördüncüsü ki aslında ilki, yani birincisidir; bunu mağara
veya rus bebekleri, çekmeceler veya s/S barré olarak görebiliriz: Yapısalcı
kare![2]
S barré a’
a A
Kaybettiklerim (/bulduklarım) ve unuttuklarım
(/hatırladıklarım)'a gelecek olursak:
"Totengespäche"
(Urdichtung’da Cenâze Konuşması –yakarışi
dua) diye bir filmim vardı ["Oraison
Funèbre"i bulamıyorum]; onun yerine bir dördüncüyü, "Pudenta" filmimi buldum (çok güzel
ders, ama dehşete düştüm): Kutucuklar!
Goethe'nin Çemberi:
Bugün Gérard Genette’in Architexte’inden Goethe’ in Urdichtung çemberini inceledim de;
tweetter’ı söz sanatları içinde nereye yerleştirebiliriz diye; ben en dibe, merkeze
yerleştirdim: “dichtende Einbildingskraft”,
Imagination poétisante diyorum
Heidegger’in Kant yorumundaki gibi…
« Totenklage » (« mimus »,
mimique) et « Totengespräch »,
dans la proximité limitrophe de « Philosophisches
Gespräch »…
Drama-tiques « personnages
conceptuelles » (de Deleuze aussi)…
Yas Çanı ve Ölüm
(cenâze) Konuşması, ve dramatik « kavramsal kişilikler » (Deleuze)…
« Totenklage » aura une privilège
pour la sonorité de l’Erinnerung mémorisante, à l’absence de la chose.
Mon idée des « clés
sans serrures » pour nommer les concepts sans intuition vient plutôt de
Hegel, interprété par Derrida, « Glas » (Yas Çanı).
Arkada (sahne
arkası, « 4üncü duvar ») bir şeyler oluyor ; « Skandalon »,
« Morales à… »nın yerini aldı, en ağır hastalığımda berrak zihinle
odaklandığım Spräche dürtüsü, imge’ye
(« Vérité et Puit »’ye) yer
açmak isterken uzam ve zamanda (sonbahar) yer daralıyor ; Pro-re-tension(el), kasılma !
*
Sabah kalkıp
sözlüğe bakıyorum ; zirâ kafamda bir « tintamarre », nightmare,
bir Nightingale, « klagen, klagen », Schläge, schlagen…
Nachtigallenschlag… Ziller, çanlar, tokmaklar, bir Demuirgios çalışıyor, sesin
nereden geldiğini bilmiyorum ;
+ama demir
anahtarlar şıkırdıyor, bir kapı zorlanıyor, bir kâbus, terler içinde
uyanıyorum, ses kayboluyor… Bülbül
dem çekiyor : Rûşen-î dil, Idyle !... Halhallar, deontalar,
meotalar : to me on! Menschenschlag! Klänge, lieblich Klänge…mit Sang und
Klang!...
*
Neler oluyor? Meğerse biri Fred Dsertke okuyor: “kapı
zilinin çaldığını duymak, zile basıldığını duymak değildir. Z/Dil sesini
duyduğumuz hâlde düğmeye basılmasını duymamamızın sebebinin z/dilin aslında
temsil edilmesi ama düğmenin edilmemesi”: zırdeli, ırzdili…
“Ben, İlyaz Bingül, edebiyatın ‘zilin sesi’ değil,
‘düğmeye basılmanın sesi’ olduğu/olması kanaatindeyim, yanındayım, tarafıyım,
gereğindeyim.”
Ve ekliyor: ‘Düğmeye basılmasının sesi’nin ‘desen’
olduğunu, görültü olduğunu sanıyorum (uyduruyorum elbette canım) -görüntü,
resim değil.”
3 eylül: “son dönem ‘rüya’=yazı’larımda -aslında pek
de önemseyeceğimi sanmadığım- Husserl, Merleau-Ponty fenomenolojisi sık sık
karşıma çıkıyor”
https://twitter.com/MihailBakhtin/status/1301302824828047361?s=20
Bu kadar kötü kitaplar, hercümerc tercümeler ve cümlelerden
(Dsertke, muhtemelen kendi özgün dilinde “eylemin” sonucundan (effet) çok kendisinin –“dokunma”, Merleau-Ponty- Deleuze’ün
uyandırdığı (“Anlamın/Duyumsamanın Mantığı”) Stoa mantığında, aldatıcı bir
şekilde öne çıkan “substance” değil, “fiil”in temsil edilemezliğinden söz
ediyor:
Sprache, sprechen (Dil, konuşmak) değil… Ama Dil’i de konuşturabiliriz.
Yani, benim rüyamda “anahtarlar” (eril), “kavramlar” (anahtar
kavramlar), “kelimeler”, hatta “ses” söz konusu olduğunda “harf”
(düğmenin, veya klavye tuşunun kendisi) siliniyor, havaya yayılıyor, dalga
dalga dağılıyor…Wellenschlag… Hatta, Kreuz schlagen…(haç işareti yapmak,
istavroz çıkarmak.)
Yas Çanı veya Totenklage’de dişil bir şey var…
Kavramlar felsefenin sloganları, Schibbolet'leri,
kilidi (yuvası -dişil) kaybolmuş ve anahtar destesi (eril) çekmecede kalmış,
dolap kilitli ama arkası sökük; anlamadan da şıkırtılarından hangi (artık
olmayan) kapı veya çekmecelere (dişil) ait olduğunu tahmin etmeye çalıştığımız
isimlerdir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder