24.09.2020

"Önceden Kurulmuş Uyumsuzluk"/ "Dört Güzeller"

 "Önceden Kurulmuş Uyumsuzluk" 

"Yetersiz Sebep İlkesi"

"Dört Güzeller"

15 sept 2020

[Ama] 250 yıl önce Hegel, yuvası Üniversite olacak bir spekülatif (üst, disiplinlerarası söylemin), Kant'ın soyut ve yalıtık bıraktığı İde'nin, aranılacağı/ icât edileceği temel, bütünleyici Gönderge'nin Evrenseli (Fransız Devriminde bu: "Halk") olacağını hayal etme cüreti gösterebiliyordu.

 

[Işık Barış Fidaner’in @YersizSeyler ‘deki] Makalesini okumaya çalıştım diye kendimi yetkilendiremeyeceğim:

Bayat bir üniversiter söylemin geleneksel bayağılaştırmaları olduğu kadar histerik söylemlerden ayırd edilmesinin zor olduğu tezâhürleri de var:

Zira saf "hacker" söylem yok.

 

Hangi şiir, roman, edim kavramını imhâ eder?

 

İşsiz kalmış bir mutlak'ın, temel gönderge'nin kaybının yerini irade ve üretkenlik edimleriyle doldurmaya çalışma modern kapitalist bir vakıâ:

Ekolo doğanın, sosyalist toplumun, dindar Tanrının yasını tutuyor:

Arızî başarısızlık toposları « önceden kurulmuş (dis)harmoni » gibi iş görüyor.

 

*

Reply to Kaan Kahveci :

Sonu bilmeden ara sıcaklarda (ampirik) fazla risk almak (yazmak) istemediklerinden, bakalım şimdi n'olacak diye bekleyip (mutsuz bilinç) çevir kazı yanmasın (ilkeler öğretisi ezberi) ile uğraşmaya biz pedagoji (çocuk kandırmaca=ontolojik refah, ferahlık ve feraset) diyoruz. Down!

*

Thomas H. Ford:

“Humboldt Jaspers Derrida idea of the university yada yada...

If only they had seen this! Problem solved! Pretty chuffed about this -- can't wait to unlock the future of knowledge!”

 


Me:

Depuis peu, je contemple ce lugubre tableau dont on nous rendu familier avec la bureaucratie académique de "processus de Bologne", pendant des heures de travaux forcés,  qui nous ont volé le temps de penser et sucé le sang; et je réalise soudaine que derrière la serrure, y a rien !

+même pas une porte à ouvrir et son au-delà. Que de serrure! Une dispositif forgée comme une chose en soi et pour soi, qui ne se suffit qu'à elle-même, et qui tient lieu de "savoir", "vérité", sa valeur, son mode de production, sa finalité, son efficience, sa raison d'être et ses limites…

+Un lieu-tenant, un substitut de science, savoir, espoir, justice; pire encore que cette célèbre porte et son gardien dans la conte de Kafka (« Devant la Loi »); car nous ne sommes pas ce pauvre "homme de campagne" naïf, et ce tableau n'a rien de factice, hasardeux, il est la facticité même!

Ce tableau, sans doute ignorant de l'événement qui l'a rendu possible, l'a fait commencer, l'a inauguré, nommé désormais Kant, ou "Conflit des Facultés", qui manque d'être, à son évènement, comme la modernité manque á sa fondation, est le fruit corrompu de l'Idée dissipée à jamais.

 

Serait-il l'exemplaire la lecture d’"Une Chambre à Part" de Virginia Woolf, où elle fait l'état historique (1912) d'un haut lieu académique "Oxbridge" depuis 300 ans, brique par brique, don par don, repas par repas, des conditions matérielles des conversations et des échanges de parole?

 

Que quelque chose de l'ordre de l'avènement, donc coupure, rupture, bouleversement dans un procédé qu'on nomme imparfaitement, quoi qu'on en prend acte et laisse trace, manque à son idée, ce n'est pas accidentel, mais c'est parce qu'il est inscrit à l'infini historique d'une praxis.

 

Ce qui m'effraie le plus en ce qui concerne l'infini qu'on compte parmi les idées mathématiques, s'il n'était justement que le concept de quelque chose du genre, une galaxie (île de ciel –gökada-), qui ne serait qu'un schématisme de l'imagination, tournant en rond comme une bande de Moebius…

*

[“Mobius Şeridi’nin kendinden-ayrılarak kendisiyle-bileşen tek kenarı, başka bir deyişle, boş kümenin kesiği, pratiğimizin ‘para-’ boyutudur, Freudcu ‘parapraksis’ terimi ile imletilir”

Işık Barış Fidaner ( @fidaner ) yazdı: “Möbius Şeridi Bir Adadır »]


***

Onur Aktaş :

« Ben felsefeye sadece doğa tarafından çağrılmaktayken böyleleri felsefeye tabii ki bakanlıktan atanmışlardır. »

 

[freilich; sind sie doch vom Ministerio zur Philosophie berufen, und ich bloß von der Natur.]

 

Schopenhauer, Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine, s. 115.

*


“Dört güzeller”

 

Me:

Bu dört güzeller; Alain Badiou'da Şiir, Aşk, Felsefe ve Bilim. Dört çağrı, dört türeyiş (genesis) ilkesi, déduction değil ama düşünce kuralı; her birinde herhangi bir çağda vuku bulmaksızın vuku bulan olay'ya sadakat diğer üçlüyü de çağrısına katıp adlandırılamayana, varlığa davet eder.

 

Badiou'nun, Leibniz'in aklı modern sınırları içinde tutacak "Yeter Sebep İlkesi"ni bu dörtlüden birinde olacak, ama tam da "doğası gereği", varlığının varlığı veya gerçeği gereği dile tam gelemeyecek olan’a sadakatten anladığı[m] şey İde'nin bugünkü meşru yorumudur: Dile gelmeyenin idesi!

 

“Olay” ise, bu dörtlüden birinde (veya toplumda) meydana geldiği anlamıyla “devrim” (süreci) anlamına gelmekte…

Hepimiz bu “yetersiz sebep ilkesi”nin “dört kökünden” birine şöyle ya da böyle bir “sadakat”le yazmaktayız…


*

Le texte, ou l'être de la pensée doit être concis, comme aphorisme, sinon aporétique, incluant ce qui s'apprête á exclure, dans l'évènement exclusif de son ex-ception, et non pas engourdi par les développements polémiques, pédagogiques, analogiques ou comparatifs á son encontre.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder