"Önceden Kurulmuş Uyumsuzluk"
"Yetersiz Sebep İlkesi"
"Dört Güzeller"
15 sept 2020
[Ama] 250 yıl
önce Hegel, yuvası Üniversite olacak bir spekülatif (üst, disiplinlerarası
söylemin), Kant'ın soyut ve yalıtık bıraktığı İde'nin, aranılacağı/ icât
edileceği temel, bütünleyici Gönderge'nin Evrenseli (Fransız Devriminde bu: "Halk")
olacağını hayal etme cüreti gösterebiliyordu.
[Işık Barış
Fidaner’in @YersizSeyler ‘deki] Makalesini okumaya çalıştım diye kendimi
yetkilendiremeyeceğim:
Bayat bir üniversiter
söylemin geleneksel bayağılaştırmaları olduğu kadar histerik söylemlerden ayırd
edilmesinin zor olduğu tezâhürleri de var:
Zira saf "hacker" söylem yok.
Hangi şiir,
roman, edim kavramını imhâ eder?
İşsiz kalmış bir
mutlak'ın, temel gönderge'nin kaybının yerini irade ve üretkenlik edimleriyle
doldurmaya çalışma modern kapitalist bir vakıâ:
Ekolo doğanın, sosyalist
toplumun, dindar Tanrının yasını tutuyor:
Arızî
başarısızlık toposları « önceden
kurulmuş (dis)harmoni » gibi iş görüyor.
*
Reply to Kaan
Kahveci :
Sonu bilmeden
ara sıcaklarda (ampirik) fazla risk almak (yazmak) istemediklerinden, bakalım
şimdi n'olacak diye bekleyip (mutsuz bilinç) çevir kazı yanmasın (ilkeler
öğretisi ezberi) ile uğraşmaya biz pedagoji (çocuk kandırmaca=ontolojik refah,
ferahlık ve feraset) diyoruz. Down!
*
Thomas H. Ford:
“Humboldt Jaspers Derrida idea of the university yada
yada...
If only they had seen this! Problem solved! Pretty
chuffed about this -- can't wait to unlock the future of knowledge!”
Me:
Depuis peu, je
contemple ce lugubre tableau dont on nous rendu familier avec la bureaucratie
académique de "processus de Bologne", pendant des heures de travaux
forcés, qui nous ont volé le temps de
penser et sucé le sang; et je réalise soudaine que derrière la serrure, y a
rien !
+même pas une
porte à ouvrir et son au-delà. Que de serrure! Une dispositif forgée comme une
chose en soi et pour soi, qui ne se suffit qu'à elle-même, et qui tient lieu de
"savoir", "vérité", sa valeur, son mode de production, sa
finalité, son efficience, sa raison d'être et ses limites…
+Un lieu-tenant,
un substitut de science, savoir, espoir, justice; pire encore que cette célèbre
porte et son gardien dans la conte de Kafka (« Devant la Loi »); car
nous ne sommes pas ce pauvre "homme de campagne" naïf, et ce tableau
n'a rien de factice, hasardeux, il est la facticité même!
Ce tableau, sans
doute ignorant de l'événement qui l'a rendu possible, l'a fait commencer, l'a
inauguré, nommé désormais Kant, ou "Conflit
des Facultés", qui manque d'être, à son évènement, comme la modernité
manque á sa fondation, est le fruit corrompu de l'Idée dissipée à jamais.
Serait-il
l'exemplaire la lecture d’"Une Chambre à Part" de Virginia Woolf, où
elle fait l'état historique (1912) d'un haut lieu académique
"Oxbridge" depuis 300 ans, brique par brique, don par don, repas par
repas, des conditions matérielles des conversations et des échanges de parole?
Que quelque
chose de l'ordre de l'avènement, donc coupure, rupture, bouleversement dans un
procédé qu'on nomme imparfaitement, quoi qu'on en prend acte et laisse trace,
manque à son idée, ce n'est pas accidentel, mais c'est parce qu'il est inscrit
à l'infini historique d'une praxis.
Ce qui m'effraie
le plus en ce qui concerne l'infini qu'on compte parmi les idées mathématiques,
s'il n'était justement que le concept de quelque chose du genre, une galaxie
(île de ciel –gökada-), qui ne serait
qu'un schématisme de l'imagination, tournant en rond comme une bande de Moebius…
*
[“Mobius
Şeridi’nin kendinden-ayrılarak kendisiyle-bileşen tek kenarı, başka bir
deyişle, boş kümenin kesiği, pratiğimizin ‘para-’ boyutudur, Freudcu
‘parapraksis’ terimi ile imletilir”
Işık Barış
Fidaner ( @fidaner ) yazdı: “Möbius Şeridi Bir Adadır »]
***
Onur Aktaş :
« Ben
felsefeye sadece doğa tarafından çağrılmaktayken böyleleri felsefeye tabii ki
bakanlıktan atanmışlardır. »
[freilich; sind sie doch vom Ministerio zur
Philosophie berufen, und ich bloß von der Natur.]
Schopenhauer, Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine,
s. 115.
*
“Dört güzeller”
Me:
Bu dört güzeller; Alain Badiou'da Şiir, Aşk, Felsefe
ve Bilim. Dört çağrı, dört türeyiş (genesis)
ilkesi, déduction değil ama düşünce
kuralı; her birinde herhangi bir çağda vuku bulmaksızın vuku bulan olay'ya
sadakat diğer üçlüyü de çağrısına katıp adlandırılamayana, varlığa davet eder.
Badiou'nun, Leibniz'in aklı modern sınırları içinde
tutacak "Yeter Sebep İlkesi"ni bu dörtlüden birinde olacak, ama tam
da "doğası gereği", varlığının
varlığı veya gerçeği gereği dile
tam gelemeyecek olan’a sadakatten anladığı[m] şey İde'nin bugünkü meşru
yorumudur: Dile gelmeyenin idesi!
“Olay” ise, bu dörtlüden birinde (veya toplumda)
meydana geldiği anlamıyla “devrim” (süreci) anlamına gelmekte…
Hepimiz bu “yetersiz sebep ilkesi”nin “dört kökünden”
birine şöyle ya da böyle bir “sadakat”le yazmaktayız…
*
Le texte, ou
l'être de la pensée doit être concis, comme aphorisme, sinon aporétique,
incluant ce qui s'apprête á exclure, dans l'évènement exclusif de son ex-ception,
et non pas engourdi par les développements polémiques, pédagogiques,
analogiques ou comparatifs á son encontre.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder