15.09.2020

Bugün "dünya" dediğimizde...

 

Bugün bizim "dünya" dediğimizde bu kelimeden ne anladığımızı veya kasd ettiğimizi karşımızdaki muhataba anlatma ve bu konuda bir uzlaşmaya, tanıma varmaya imkanımız kalmamıştır (-sahte uylaşım); dünya anlaşılmazdır, kendi (halinde) bir şeydir, ya da şey'e benzetiriz, şey değildir.

 

Bugün bizim "insan" dediğimizde bu kelimeden bir tür klonu (ilelebet kendini sıfırdan başlayarak tekrar eden) anlamamız akla uygun, gözleme dayanan duyu verilerine göre yanlış olabilir; insanı bir tür "taşıyıcı" ve/ya "hasta" olarak görmek ise hem akla hem de duyu verilerine uygundur.

 

"Bugün"e yaptığımız vurgu, problemin bir tarihi olduğunu ve de problemi serimleyecek bütün kelime ve kavramların da problemin bu tarihi içinde çeşitli formülasyonlara sahip olduğunu ve insanın klon olma ihtimalinin bu tarihî tekrar neticesinde bugüne "hasta" bir şekilde  taşındığını söyler.

 

Diyelim ki "klon" da, "hasta" da [pandeminin ortasında] burada sadece mecâz; "insan" da mecâzen insan; akıl, duyu verileri, uzlaşım, hatta, henüz geçmedi ama kültür-doğa karşıtlığı, kalıtım, irsîyet, gen, mirâs, kültür politika-savaşları veya sahte uylaşımlar hepsi birer mecâz, yani kanlı-canlı tarihî kişiler…

 

Bir mecâz olması; aslının başka (yerde), "aslı gibi", dokunmadan aynı kalan, boş sayfa veya Tanrı'nın /Saf Aklın aşkınsal uylaşıma tâbi kategorilerinin, bağlama usûllerinin, cûra vs, birer "nüshâsı"; pek de iç açıcı, timsâl olmayan örneklemleri, misâlleri olduğunu söylemek Onu affettirir mi?

 

Genelde Felsefenin insanı daha iyiye yöneltmek için yapıldığı söylenir; affetmek, olduğu hâlini meşrulaştırmak için değil: Bilmek ve açıklamak için. Ama açıklama da bir tür affetme olmasa bile, meşrulaştırma, temellendirme. Saf merak desek; o işin başı; rahatsızlık, endişe daha makûl…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder