ALMANCA
DİL DERSİ (elementary)
(ALIŞTIRMALAR)
Aşağıdaki verili kelimelerle anlamlı bir kompozisyon
yazınız :
(NOT: LÜTFEN
GÜNCEL SİYASETTEN UZAK DURUNUZ. SERBEST VEZİN KABUL EDİLEBİLİR)
Örnek metin : S. Mallarmée,
« Les Mots Anglais »
Lexicon :
1. zincir:
Yeddi emin (Treuhander)
haraç mezat satmak (verauktionieren)
kayyum (Mocheediener)
kayyım (Pfleger, Beistand, Kurator)
2. zincir:
Yed (Hand, el)
Yed-i Tasarruf (Eigentümersein, Eigentum,
Besitz, Grundeigentum
Mülk, Taşınmaz (Grundbesitz)
Mainmise (Fr.): El koyma, saisie
3.zincir:
Angarya (Zwangsarbeit)
Zwangmassigkeit! (Freud)
Zwank/ Zweck (erek, amaç)
angarya işleri (Zwangsarbeiten,
arbeiten ohne Lust, mit Unlust);
Vazife (Pflicht)
Vazife hissi (Pflichtbewusstsein veya Pflichtgefühl)
4.zincir:
Vazifemiz:
“Das ist unsere Pflicht!”
“Ich tat nur meine Pflicht”.
Vazife uğrunda: “für die Pflicht!”
Vazife ve salâhiyet ihtilâfı: Kompetenzstreit
5.zincir:
sitzen: oturmak
besitzen: sahip olmak, işgal etmek
Besitz: Mülkiyet
Ersatz: Yedek, ikâme (?)
Besatz: Süs ekleri (!)
Besatzung: İşgal kuvveti.
Bestand!
6.zincir:
Bestand: durum mevcudu, bakiye
bestandig: süreğen, sabit
Setzung: pozisyon
Voraussetzung: ipotez
Hypothek (?)
Bestellung: ısmarla/nma
Gestell: Karkas(n) (carcane, Fr.)
7.zincir:
Sorge (cura): kaygı, özen
besorgen: satın almak, sağlamak/ özen göstermek
Besorgnis: Korku, endişe
Occure (İng.,Fr.): ilk olan
Récurrent (Fr.): sürekliliği olan
Şimdi de benzer alıştırmaları biraz da
diğer dillerde yapalım:
Antik Yunanca Dersleri:
Aşağıdaki özlü deyişi çeviriniz:
Ὁ
κόσμος σκηνή, ὁ βίος πάροδος· ἦλθες, εἶδες, ἀπῆλθες.:
Standart (veni vidi vici’li) çeviri:
« Dünya
bir tiyatro, hayat bir piyes; geliyorsun, seyrediyorsun ve gidiyorsun. »
(Ç.D.)
Hamiş : «İngilizler aoristi zamansal yorumluyorlar niyeyse, geldin
gördün gittin diye çeviriyorlar.”
Analitik kökenbilimsel/ yorumsal çeviri :
“Alem bir sahne
hayat desen parodi
yolluyor birden Tanrılar
bir süre seyretmeye/ eidos'lamaya
sonra da geri çağırıyor.”
Analitik etimolojik/ arkeolojik çeviri:
Theos-atrium, (bkz.theatros
anthrophagica), Eski Yunanlılarda evin (oikos)
veya hamamın giriş holünde (atrium)
tanrıya sunulan paradoks?
Olgunluk Sınavı Sorusu:
Bu özlü deyişin, geç Alman Rönesansı, Traumspiel (Yas Oyunları) geleneğinde
dine küfür (blasphématoire) şeklinde
yorumlanışına bir örnek veriniz:
Örnek:
“Tanrım neden kendi güçsüzlüğünü bizim günahlarımızın
seyri üzerinden gerçekleştirme gibi bir gafleti tercih ettin ki?”
(Not: Tek nefeste, soluk almadan, soluk vererek
söylenecek)
Soru:
“Gaflet” kelimesi, burada tiyatronun ontolojik varlık koşulunu (hangi
amaçla icat edildiğini, gerçek işlevinin ne olduğunu, vb.), sizce yeterince
açıklamakta mıdır?
Türkçe Edebiyat Bilgisi:
Sizce Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar”
romanındaki (Sayfa:199/ Mısra 193) aşağıdaki tümcesi
“Tanrım, neden günahlarının yükünü taşıyacak gücü ona
vermedin ?”
hangi “onto-teolojik” saiklerle yazılmış
olabilir? Varsa, vurgulayınız (fazla vurmayın).
Farsça Dil Bilgisi
1- Farsça
nasıl katledilir? Veya ‘Türkler neden Farsça’dan terceme yapamaz’a bir örnek
gösteriniz.
Örnek parça:
Sadık Hidâyet, “Diri
Gömülen”
Elimizdeki çeviri:
“Keman telinden çıkan ses, kemanın yayını damarlarımda
gezdirip de bütün dokumu müziğe karıştırmış gibi sarsıyordu.”
Özgün metine ulaşamasanız bile bu tümceyi
en azından Türkçe’nin ve tabii ki de “keman”ın olanakları açısından nasıl
anlamlı hale getirebiliriz?
Cevap:
“Kemanın yayı sanki tellerde değil de damarlarımda
gezinircesine hücrelerime kadar beni titretiyordu.”
Özlü söz:
Farsça, ihâneti,
özellikle de Türkçe’nin ihânetinin bedelini ağır ödeten bir dildir.
Herkes için Kolay İngilizce dersleri:
I.
Türk’ün William Blake ile İmtihanı:
Örnek:
Bir çeviri: (muhtemelen aslına çok, hem de
fazlasıyla sadık görünüyor, öyledir de…)
"Rüyasız bir gece içinde uzanmış yatıyordu.
Korkmuştu çünkü…
uçsuz bucaksız ölümden."
Soru:
İhânet eden, ama ihânetin bedelini –en
azından- dil ve düşünce olarak geri ödeyen bir çeviri sizce nasıl olabilirdi?
Cevap:
“Ölümün ne başının ne de sonunun olmadığını anladığında,
korkusuz,
Hülyâlara kapılmadan uzanıp beklemesini bildi gece.”
Zirâ:
“Korksa”, öyle yatıp uzanamazdı, fizyolojik olarak yani…
Türkçe’de ilmî tercemelerin hâli:
Örnek -I: Sosyoloji
“Güç tekil bir bedende temerküz ettikçe toplumu suç ortaklığı ayakta
tutuyor.” (Aufhebung –adlı kişi- yazmış veya alıntılamış)
Yazar, burada “tebarüz” (ortaya çıkma)
fiili yerine, açıkça “Toplama/ Temerküz Kamplarına” örtük göndermeyle “Toplum”
kavramına (“toplanma”ya) bir açımlama getirmiş ise de ortada bir muğlâklık var
mıdır?
Soru: Bu tümcenin şerhine naçizane bir
katkı yapınız:
Cevap:
"Güç"
(Power, Pouvoir veya Force) kelimesi
Türkçe'de fizikseldir; "İktidar" anlamı ise daha ziyâde mecâzidir.
Eğer yazar, ihsas ettiği gibi Almanca düşünüp Türkçe yazıyorsa, ayraç içinde
özgün ve benzersiz kelimeyi/ kavramı belirtmeliydi: 'Siyasi iktidar' veya "Gewalt" = Kamu adına Şiddetin meşru kullanımı!...
Meşruiyetin
özünün sorunsallığı özlü bir şekilde dile getirilmiş: “suç ortaklığın”da, Geimenschaft (cemaat) veya Gesselschaft (Toplum) olma, zusammen (birlikte) olma, er steht (ayakta tutma/ durma/ dikilme), Stadt (Kent-Devlet) olma…
İçeriğe
girmiyorum: zirâ, gücün “tekil bir bedende” değil de daha tabana yayılmış
temsili bir sistemde temerküz etmesi değil de tebarüz etmesi söz konusu
olduğunda “suç ortaklığı” (complice
veya consensus) daha mı az, dissensus daha mı fazla olacaktı, veya
suç ortaklığı toplumun özü olmaktan tamamen çıkabilir mi? Bunlar
tartışılabilir.
Not: kayyum atanmasa da hep bir kayyum vardır aslında
orada, oralarda…
Sanırım en iyisi
“sensus communis” (sen sus komünist!)…
Biraz da Latince
Çalışalım:
Ding ein Mich –adındaki kişi- de şunu soruyor:
"Homo homini Kurdae" esprisini yapan
oldu mu?
“Kurt”/ “kürt”
sözcük oyununu görmezden gelmeden şu cevabı veriyorum:
“Her Ulus-Devlet her an devlet olmaklığını mütemadiyen
iç savaşta olma imkânından aldığı için Kürtler için henüz erken bir ifade…”
Henüz
erken, derken
Vurgu “henüz” (not yet, pas encore, noch nur) kelimesi
üzerinde…
Sosyoloji’de –dilde- “ikili havlamalar”a
örnek gösteriniz:
1- Aşağıdaki
tümcedeki “örtük varsayımları” bulup çıkarınız ve bir cevap yazınız
Kaynak metin:
-“Laik Almanya'da özgürce yaşıyorken araba kullanmasının,
okumasının yasak olduğu Arabistan'ı övüyor!”
Örnek cevap:
Almanya'nın laik olduğunu kim söyledi? Mezhebine göre vergini vermiyor
musun? Erbakan da Almanya’da zamanında o Alman Anayasasıyla örgütlenmedi mi?
İlâhiyat ve Anti-ilahiyat’ta –dilsel-
“ikili havlamalar”a örnek gösteriniz:
Kaynak metin:
“İslam
hoşgörü dinidir ama sıkıyorsa inanma...” (Mürted Peygamber adlı kişi)
Açımlama ve şerh:
“Dinde hoşgörü
kelimesi Allah'ın şefaat gücü ve onun kelimelerinden de kula ılımlılık olarak
tebarüz etmiştir. İşin özü gereği inanmamakta serbestsin, dahası inanmamak da
imanın özü veya şartıdır –yani her türlü iman olasılığının ontolojik ön
koşuludur!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder