13.06.2013 (ilk yayım)
Mecazî Sessizlik Beden Olunca /
Neden Filozof Mecaz oldu?
G. Agamben'in Nesir Fikri'nden alıntılayarak şöyle yazıyormuş Murat Gülsoy 25 Aralık 2009'da, yeni (13 Haziran 2013) farkında vardığım bloğunda: (602. Gece)
"Mecazın gereklerini yerine getirmek için mecazi bir susuş bulmalı.
Mecazi Sessizlik nasıl mümkün olur?"
Gezi Parkı olayları (Haziran 2013) sanırım bu karanlık susuşa bir son verdi veya onu tamamına erdirdi; söz (logos) öyle bir şekilde özgürleşti ki, mecaz, "şişeden çıkan cin" (Kutluğ Ataman, The Independent) gibi sokaklarda meydanlarda bir cisim, bir beden buldu, billurlaşıp kristal gecede logos olan gövde oldu.
İşte buna dayanarak ben de o meşum şiirimde ("İki şairin birbirine küstüğü yerde gül biter..."),
"ben bunu daha önce rüyamda satırı satırına görmüştüm"
deme hakkını kendimde buluyordum (aynı Agamben'in "susamayan filozofu" gibi...)
*
Hikâyeyi olduğu gibi alıntılıyorum:
"[Agamben, Nesir Fikri] Eskiden Atina’da filozof olmak isteyenleri sıkı bir şekilde döverlermiş. Gıkını çıkarmadan dayanırsa filozof olmaya hak kazanırmış. Yine böyle bir filozof adayını dövüyorlarmış ve bu sefer gerçekten de pestilini çıkarmışlar adamın. Filozof adayı sonunda ‘artık filozof olmayı hak ettim!’ diye haykırmış. Gülmüşler, bunu söylemeseydin gerçekten de hak edecektin, demişler.
Susmalı mı gerçekten? Mecazın gereklerini yerine getirmek için mecazi bir susuş bulmalı. Mecazi Sessizlik nasıl mümkün olur?"
*
Şimdi,
o Kristal gecede dövülen filozof ancak susabilir, susmalıdır da bence. Ancak hemen şunu da ekleyeyim ki, o filozof ölmekten, Karaköy İskelesi civarında karanlıkta mucizevî bir şekilde beliren beden bulmuş bir mecâz tarafından kurtarılmıştır da. Kurtulan bir filozof artık iç rahatlığıyla susabilir ve mecâz olarak hayatını devam ettirebilir.
*
Sonra,
Müge Sandıkoğlu'nun "an itibariyle" Murat Gülsoy'a yanıtı tokat gibi patlıyor suratıma:
"Mecazî dövmelerle yeterince filozof olmadık mı? Eskiden gıkımızı çıkarabildiğimiz mecazî dövmelerin ardından, artık ses çıkarmanın anlamsızlığına ulaşıldığı noktada mecazî sessizliğin erdemine vakıf olmadık mı? Birilerinin onayına ihtiyaç duymadan, gittikçe bir üst basamağa çıkıyoruz, her dayaktan sonra. Farkındalığın konforu bu olsa gerek." (Müge Sandıkçıoğlu)
http://muratgulsoy.wordpress.com/2009/12/25/filozof-olmak-icin/#comments
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder