COMMUNAUTE DE
SENSUS COMMUNIS
Meâlen
Cumhuriyeti / République de Signification profonde /Bedeutung Reich
(Communauté du
sens commun, du sens partagé)
@SSteinLubrano (d’Oxford)
-What’s potentially most
interesting and moving about democracy is the chance to be part of a
conversation that began before you were born and will not end after you die.
But of course, we’d like that conversation to be as intelligent as
possible...
-Ce qui est potentiellement le plus intéressant et
émouvant au sujet de la démocratie, c’est la chance de faire partie d’une
conversation qui a commencé avant votre naissance et ne se terminera pas après
votre mort.
Mais bien sûr,
nous aimerions que cette conversation soit aussi intelligente que possible...
Me
Une certaine
amertume assumée et résignée, une tonalité à la fois libérale et libératrice et
résignée, concédée sous la lumière du Jour (Now),
(reste -bakiye- des jours ajournés et
à venir toujours dans la proximité d'un lointain que nous sommes forcés
d'appeler "demain"! (amen)
Tous ces mots:
aujourd'hui, hier, héritage, inter-subjectivité, la trace, le progrès, le sens
et la direction de l'histoire, le demain, la manque, l'imparfait, conciliation,
se concéder à-, exiger plus, se faire semblant de se contenter, s'en patienter,
s'en impatienter, à venir!
Ce sont des
mots qui nous sont restés d'un grand monument architectural déconstruit par
Derrida, après tant d'indices de destruction des temples de "grâce",
de "bénédiction" et du "salut", substitués selon Michelet
par les discours de "gloire" nationales confus et guerriers:
l'Héritage
Tous ces mots
auront regagné leurs significations pleines
à peine…
*
@affectionotitia
(gsu hf)
Uluslararası
Hukuk derslerinin ve çalışmalarının temelinde şu vardır: Uluslararası hukuk
diye bir şey yoktur.
Me
Kısaca Adalet
olmadığı (ve olmasının da yakın gelecekte beklenmediği, ama bu işin de o kadar
tesadüfe bırakılamayacağı) için Hukuk (fakülteleri, mahkemeler -simulakrlar-, mübâşir,
yazıcı, savcı, hakim, yoldan geçen avukat tipli birine, vb. ihtiyaç) vardır;
Hukuğa güvensek Anayasa olmazdı(!)
İnşallah
Suriyeninkini de oturup ("yaz oğlum" lakâplı) Burhan ağbiye
yazdıracağımız gibi, Anayasa'yı da halklar (ne kadar kurban verseler de)
kendileri yazamaz (onlara Tailon, Kısas falan yeter, bir de idâm sehpasını çok severler), ama süper
kazananlar toplaşıp İsviçre'de yazarlar.
*
Bu gece benim
bedenim bir köprüdür tonozlu porozlu
Burası
Medeniyet köprüsü!
Burası köprücük
kemiği!
Burda bir imam havlar,
ötede bir manastırda bir keşiş uyur
bir zangoç dimdik kıyâmda
gene gelecekseniz kemiklerimiz hazır
bekçisiyiz biz kemiklerin
köpeklere karşı
burası Sessizlik Tepesi Ölüler Evi
Açık Hava
Gâsilhanesi
Yezd ili!
*
Liturgie-Derrida-Calendrier
Un culte écrit &
adulé sera établi ultérieurement entre Tel Aviv, Damascus libérée chez les
Nusayris, Istanbul au Palais, El-Bahir en Alger, à Beyrouth et Irwin, Paris
d'ULM, Fontanay-aux-Roses, & avec une Liturgie accompagnée des lectures
intimes à haute voix, enregistrées en Database/Ran
*
Geçen döndüm
durdum Langa'da
küçük Langa'dan
büyük Langa'ya
Yenikapı odun
depolarında
Çakıl
Gazinolarında
Zeki Mürenli Müzeyyen
Senarlı
Rus Semâverlerde
afişlerde
Kumkapı'da dört
döndüm
elimde ısınmış
Rakı bardağım nereye dökülecek bu Saf Su
bu Arsenik
Kuyusu Gayya'da kendime Mezâr
*
Geçen, döndüm
durdum Langa'da, küçük Langa'dan büyük Langa'ya,Yenikapı odun depolarında, Çakıl
Gazinolarında, Zeki Mürenli Müzeyyen Senarlı Rus Semâverlerde afişlerde, Kumkapı'da
dört döndüm, elimde ısınmış Rakı bardağım nereye dökülecek bu Saf Su,bu Arsenik
Kuyusu Gayya'da kendime Mezâr
I-
Katliamlardan katliam beğenme
lüksünün olduğu bir çağda Anadolu'da doğmuş bir sarı gelinin yolu Tarihin
Sonu'nda Kaliforniya Eyaletimizde sona ermektedir; eski gelinin artık tek
arzusu vardır: Harput'a kendisininkilerin koynuna gömülmek: Su gediğini bulsun
istemektedir: (nakil H. Dink)
Tin'in
tarihteki yolculuğu çok çeşitli & dolayımlı biçimler alabilir (her yol Argameddon
kurmacasına çıkmaz, dallanır budaklanır, kendi hedeflerini unutur, kavaf olur,
avam olur, altın tartar, ilim yapar, ruh satar, pop yer, iman uyur kâh ustasını
kâh kendisini Medine dilencisi kılar da Su Gediğin Bulur Gedikpaşa’da…
II-
Katliamlardan katliam beğenme
lüksünün olduğu bir çağda Anadolu'da doğmuş bir Sarı Gelinin yolu Tarihin
Sonu'nda Kaliforniya Eyaletimizde sona ermektedir; Eski Gelinin artık tek
arzusu vardır: Harput'a kendisininkilerin koynuna gömülmek: Su gediğini bulsun
istemektedir: (nakil H. Dink)
Onlar ki
bilinmeyeni (Tin'in bir yolculuğu, sahih gözle tecrübe-i Tarihi) bilinenden
itibaren (köye aşar vergisi toplamaya gelmiş imam kılığındaki evkaf, onlara
dinin dirliğini birliğini Cumâ hutbesi mertebe-i nazâr'ında sunan Devlet-i
âlânın ajanını) terceme'nin alülâlâsı sayar!
Aziz
Yardımlı'yı çeviri ucubesi ilân eden/ettiren zihniyet Tin'e yabancılaşmış;
moment'leri, "uğrak"ları askıya alma hülyâsında "Meâlen
Cumhuriyetidir", Lâfza değil Fikr'e önem veren o vantrilok hokkabazlar
takımındandır; onlar ki, zâhiri Sünni'ye râzı olmuş bâtıniyi küffâr sayar
Onlar ki
bilinmeyeni (Tin'in bir yolculuğu, sahih gözle tecrübe-i Tarihi) bilinenden
itibaren (köye aşar vergisi toplamaya gelmiş imam kılığındaki evkaf, onlara
dinin dirliğini birliğini Cumâ hutbesi mertebe-i nazâr'ında sunan Devlet-i
âlânın ajanını) terceme'nin alülâlâsı sayar!
1-Ne kişi
kendini ne de başkasını bilemez;
2-Ancak
yorumlayabilir;
3-Yorum, önyargıyla
başlar
(Metod: Bilinmeyenin,
bilinene geri götürülerek anlam verilmesi);
4-Yorum gerici
ve ilerici olabilir,
ama asla olayın
fevkinde (mevcudiyetinin şimdisi’nde) olamaz;
5-Bilgi, iktidardır;
bilginin
yokluğunda yorum Egemen=İktidar olur.
*
III- Tin'in tarihteki yolculuğu çok
çeşitli ve dolayımlı biçimler alabilir (her yol Argameddon kurmacasına çıkmaz, dallanır
budaklanır, kendi hedeflerini vurur, kavaf olur, avaf eder, altın tartar, mil çeker,
ilim-i nakil yapar, ruh satar, pop yer, iman uyur kâh ustasını kâh kendisini
Medine dilencisi kılar da Su Gediğin Bulur…
Geçen döndüm
durdum Langa'da
küçük Langa'dan
büyük Langa'ya
Yenikapı odun
depolarında
Çakıl
Gazinolarında
Zeki Mürenli Müzeyyen
Senarlı
Rus Semâverlerde
afişlerde
Kumkapı'da dört
döndüm
elimde ısınmış
Rakı bardağım nereye dökülecek bu Saf Su
şu Arsenik
Kuyusu Gayya'da kendime Mezâr aradım durdum
VI- Katliamlardan
katliam beğenme lüksünün olduğu bir çağda Anadolu'da doğmuş bir Sarı Gelinin
yolu Tarihin Sonu'nda Kaliforniya Eyaletimizde sona ermektedir; Eski Gelinin
artık tek arzusu vardır:Harput'a kendisininkilerin koynuna gömülmek: Su
gediğini bulsun istemektedir: (nakil H. Dink)
Kaliforniya
Ermeni Cemaati mütevelli heyeti bu son arzuyu abartılı bulmakta, ama Erivan'ın
bunu koz yapması, gürültü çıkarmaları da vasiyet tarafından yasaklıdır;
"Elâziz'de büyük deprem oldu, heryer dümdüz Harput diye bir yer artık yok,
derler; sizi Kumkapı Patrikanesine gömek biz"
Elinde kalan
fotoğraflardan, hayatı boyunca çeşmesi, yolları, taraçaları, cumbalı avlulu
düzgün evleriyle Harput'u dünyanın merkezi sanmış gelin buna pek ihtimâl vermek
istemez; oturma odası dantel perdeleriyle fotodaki o pencereden görülen
mezarlığı aklına koymuştur bir kere; gelir.
Gelin gelince
bi dirilir; o gün İstanbul'da yağmur vardır, hayırdır der, Kumkapı Patrikhane
yerine o gün gelin geldi diye evvelden telefonla Topik yaptırdıkları Tatavla'ya
(şimdiki Kurtuluş -oh Kurtulduk! mânasında hâni- semtine) gidilir yemek yenilir
sokaklar gezilir, fotoğraflar
Kadına güzel
bir apartman dairesi tutulur, Tatavla'da tatile gelmiştir sanki,
etrafındakileri de uzaklaştırır, metastasını da unutur; elinde bir şemsiye, rehberi,
yağmurluğu o mezarlık benim şu meyhane senin gezmeye kendine hastane bakmaya, dere
tepe "su gediğim nerede" diye bakmaktadır
Derken kan
sayımı, arada serum, vb. için gittiği şu balıklı surp hastanelerinden birinde
Kirkor Melikyan ile tanışır,doktor 30 yıldır yalnızdır,Yalom ölmüş, bir daha da
evlenmemiştir, hâl böyle olunca Kaliforniya'daki Alman Protestanı adamı gömen
Ester de ona ilgi duymaya başlar...
Ester İstanbul’da
o surp benim o haç senin, bir o balık bir bu balık, o kalkan bu topik, o kılçık
şu torik derken ölmeyi unutuverir ve Kirkor’la bir güzel balayı balaylaka o balam
oh balam kendi dillerinde yaşamaya
başlarlar, böylece su gediğini bir kez daha bulmuş olur. Ortak anlam budur
balam…
*
Tous ces mots:
aujourd'hui, hier, héritage, inter-subjectivité, la trace, le progrès, le sens
et la direction de l'histoire, le demain, la manque, l'imparfait, conciliation,
se concéder à-, exiger plus, se faire semblant de se contenter, s'en patienter,
s'en impatienter, à venir!
Ce sont des
mots qui nous sont restés d'un grand monument architectural déconstruit par
Derrida, après tant d'indices de destruction des temples de "grâce", de
"bénédiction" & du "salut", substitués selon Michelet
par les discours de "gloire" nationales confus & guerriers:
l'Héritage
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder