1.03.2020

Meâlen Cumhuriyeti (Communauté de Sensus Communis)


COMMUNAUTE DE SENSUS COMMUNIS

 

Meâlen Cumhuriyeti / République de Signification profonde /Bedeutung Reich

(Communauté du sens commun, du sens partagé)

 

@SSteinLubrano     (d’Oxford)

-What’s potentially most interesting and moving about democracy is the chance to be part of a conversation that began before you were born and will not end after you die.

But of course, we’d like that conversation to be as intelligent as possible...

-Ce qui est potentiellement le plus intéressant et émouvant au sujet de la démocratie, c’est la chance de faire partie d’une conversation qui a commencé avant votre naissance et ne se terminera pas après votre mort.

Mais bien sûr, nous aimerions que cette conversation soit aussi intelligente que possible...

 

Me

Une certaine amertume assumée et résignée, une tonalité à la fois libérale et libératrice et résignée, concédée sous la lumière du Jour (Now), (reste -bakiye- des jours ajournés et à venir toujours dans la proximité d'un lointain que nous sommes forcés d'appeler "demain"! (amen)

Tous ces mots: aujourd'hui, hier, héritage, inter-subjectivité, la trace, le progrès, le sens et la direction de l'histoire, le demain, la manque, l'imparfait, conciliation, se concéder à-, exiger plus, se faire semblant de se contenter, s'en patienter, s'en impatienter, à venir!

Ce sont des mots qui nous sont restés d'un grand monument architectural déconstruit par Derrida, après tant d'indices de destruction des temples de "grâce", de "bénédiction" et du "salut", substitués selon Michelet par les discours de "gloire" nationales confus et guerriers: l'Héritage

Tous ces mots auront regagné leurs significations pleines  à peine…

*

@affectionotitia (gsu hf)

Uluslararası Hukuk derslerinin ve çalışmalarının temelinde şu vardır: Uluslararası hukuk diye bir şey yoktur.

Me

Kısaca Adalet olmadığı (ve olmasının da yakın gelecekte beklenmediği, ama bu işin de o kadar tesadüfe bırakılamayacağı) için Hukuk (fakülteleri, mahkemeler -simulakrlar-, mübâşir, yazıcı, savcı, hakim, yoldan geçen avukat tipli birine, vb. ihtiyaç) vardır; Hukuğa güvensek Anayasa olmazdı(!)

İnşallah Suriyeninkini de oturup ("yaz oğlum" lakâplı) Burhan ağbiye yazdıracağımız gibi, Anayasa'yı da halklar (ne kadar kurban verseler de) kendileri yazamaz (onlara Tailon, Kısas falan yeter,  bir de idâm sehpasını çok severler), ama süper kazananlar toplaşıp İsviçre'de yazarlar.

*

Bu gece benim bedenim bir köprüdür tonozlu porozlu

 

Burası Medeniyet köprüsü!

Burası köprücük kemiği!

Burda bir imam havlar,

ötede bir manastırda bir keşiş uyur

bir zangoç dimdik kıyâmda

gene gelecekseniz kemiklerimiz hazır

bekçisiyiz biz kemiklerin

köpeklere karşı

burası Sessizlik Tepesi Ölüler Evi

Açık Hava Gâsilhanesi

Yezd ili!

*

Liturgie-Derrida-Calendrier

Un culte écrit & adulé sera établi ultérieurement entre Tel Aviv, Damascus libérée chez les Nusayris, Istanbul au Palais, El-Bahir en Alger, à Beyrouth et Irwin, Paris d'ULM, Fontanay-aux-Roses, & avec une Liturgie accompagnée des lectures intimes à haute voix, enregistrées en Database/Ran

*

Geçen döndüm durdum Langa'da

küçük Langa'dan büyük Langa'ya

Yenikapı odun depolarında

Çakıl Gazinolarında

Zeki Mürenli Müzeyyen Senarlı

Rus Semâverlerde afişlerde

Kumkapı'da dört döndüm

elimde ısınmış Rakı bardağım nereye dökülecek bu Saf Su

bu Arsenik Kuyusu Gayya'da kendime Mezâr

*

Geçen, döndüm durdum Langa'da, küçük Langa'dan büyük Langa'ya,Yenikapı odun depolarında, Çakıl Gazinolarında, Zeki Mürenli Müzeyyen Senarlı Rus Semâverlerde afişlerde, Kumkapı'da dört döndüm, elimde ısınmış Rakı bardağım nereye dökülecek bu Saf Su,bu Arsenik Kuyusu Gayya'da kendime Mezâr

I-                   Katliamlardan katliam beğenme lüksünün olduğu bir çağda Anadolu'da doğmuş bir sarı gelinin yolu Tarihin Sonu'nda Kaliforniya Eyaletimizde sona ermektedir; eski gelinin artık tek arzusu vardır: Harput'a kendisininkilerin koynuna gömülmek: Su gediğini bulsun istemektedir: (nakil H. Dink)

Tin'in tarihteki yolculuğu çok çeşitli & dolayımlı biçimler alabilir (her yol Argameddon kurmacasına çıkmaz, dallanır budaklanır, kendi hedeflerini unutur, kavaf olur, avam olur, altın tartar, ilim yapar, ruh satar, pop yer, iman uyur kâh ustasını kâh kendisini Medine dilencisi kılar da Su Gediğin Bulur Gedikpaşa’da…

II-                Katliamlardan katliam beğenme lüksünün olduğu bir çağda Anadolu'da doğmuş bir Sarı Gelinin yolu Tarihin Sonu'nda Kaliforniya Eyaletimizde sona ermektedir; Eski Gelinin artık tek arzusu vardır: Harput'a kendisininkilerin koynuna gömülmek: Su gediğini bulsun istemektedir: (nakil H. Dink)

Onlar ki bilinmeyeni (Tin'in bir yolculuğu, sahih gözle tecrübe-i Tarihi) bilinenden itibaren (köye aşar vergisi toplamaya gelmiş imam kılığındaki evkaf, onlara dinin dirliğini birliğini Cumâ hutbesi mertebe-i nazâr'ında sunan Devlet-i âlânın ajanını) terceme'nin alülâlâsı sayar!

Aziz Yardımlı'yı çeviri ucubesi ilân eden/ettiren zihniyet Tin'e yabancılaşmış; moment'leri, "uğrak"ları askıya alma hülyâsında "Meâlen Cumhuriyetidir", Lâfza değil Fikr'e önem veren o vantrilok hokkabazlar takımındandır; onlar ki, zâhiri Sünni'ye râzı olmuş bâtıniyi küffâr sayar

Onlar ki bilinmeyeni (Tin'in bir yolculuğu, sahih gözle tecrübe-i Tarihi) bilinenden itibaren (köye aşar vergisi toplamaya gelmiş imam kılığındaki evkaf, onlara dinin dirliğini birliğini Cumâ hutbesi mertebe-i nazâr'ında sunan Devlet-i âlânın ajanını) terceme'nin alülâlâsı sayar!

1-Ne kişi kendini ne de başkasını bilemez;

2-Ancak yorumlayabilir;

3-Yorum, önyargıyla başlar

(Metod: Bilinmeyenin, bilinene geri götürülerek anlam verilmesi);

4-Yorum gerici ve ilerici olabilir,

ama asla olayın fevkinde (mevcudiyetinin şimdisi’nde) olamaz;

5-Bilgi, iktidardır;

bilginin yokluğunda yorum Egemen=İktidar olur.

*

      III- Tin'in tarihteki yolculuğu çok çeşitli ve dolayımlı biçimler alabilir (her yol Argameddon kurmacasına çıkmaz, dallanır budaklanır, kendi hedeflerini vurur, kavaf olur, avaf eder, altın tartar, mil çeker, ilim-i nakil yapar, ruh satar, pop yer, iman uyur kâh ustasını kâh kendisini Medine dilencisi kılar da Su Gediğin Bulur…

 

Geçen döndüm durdum Langa'da

küçük Langa'dan büyük Langa'ya

Yenikapı odun depolarında

Çakıl Gazinolarında

Zeki Mürenli Müzeyyen Senarlı

Rus Semâverlerde afişlerde

Kumkapı'da dört döndüm

elimde ısınmış Rakı bardağım nereye dökülecek bu Saf Su

şu Arsenik Kuyusu Gayya'da kendime Mezâr aradım durdum

 

VI- Katliamlardan katliam beğenme lüksünün olduğu bir çağda Anadolu'da doğmuş bir Sarı Gelinin yolu Tarihin Sonu'nda Kaliforniya Eyaletimizde sona ermektedir; Eski Gelinin artık tek arzusu vardır:Harput'a kendisininkilerin koynuna gömülmek: Su gediğini bulsun istemektedir: (nakil H. Dink)

Kaliforniya Ermeni Cemaati mütevelli heyeti bu son arzuyu abartılı bulmakta, ama Erivan'ın bunu koz yapması, gürültü çıkarmaları da vasiyet tarafından yasaklıdır; "Elâziz'de büyük deprem oldu, heryer dümdüz Harput diye bir yer artık yok, derler; sizi Kumkapı Patrikanesine gömek biz"

Elinde kalan fotoğraflardan, hayatı boyunca çeşmesi, yolları, taraçaları, cumbalı avlulu düzgün evleriyle Harput'u dünyanın merkezi sanmış gelin buna pek ihtimâl vermek istemez; oturma odası dantel perdeleriyle fotodaki o pencereden görülen mezarlığı aklına koymuştur bir kere; gelir.

Gelin gelince bi dirilir; o gün İstanbul'da yağmur vardır, hayırdır der, Kumkapı Patrikhane yerine o gün gelin geldi diye evvelden telefonla Topik yaptırdıkları Tatavla'ya (şimdiki Kurtuluş -oh Kurtulduk! mânasında hâni- semtine) gidilir yemek yenilir sokaklar gezilir, fotoğraflar

Kadına güzel bir apartman dairesi tutulur, Tatavla'da tatile gelmiştir sanki, etrafındakileri de uzaklaştırır, metastasını da unutur; elinde bir şemsiye, rehberi, yağmurluğu o mezarlık benim şu meyhane senin gezmeye kendine hastane bakmaya, dere tepe "su gediğim nerede" diye bakmaktadır
Derken kan sayımı, arada serum, vb. için gittiği şu balıklı surp hastanelerinden birinde Kirkor Melikyan ile tanışır,doktor 30 yıldır yalnızdır,Yalom ölmüş, bir daha da evlenmemiştir, hâl böyle olunca Kaliforniya'daki Alman Protestanı adamı gömen Ester de ona ilgi duymaya başlar...
Ester İstanbul’da o surp benim o haç senin, bir o balık bir bu balık, o kalkan bu topik, o kılçık şu torik derken ölmeyi unutuverir ve Kirkor’la bir güzel balayı balaylaka o balam oh  balam kendi dillerinde yaşamaya başlarlar, böylece su gediğini bir kez daha bulmuş olur. Ortak anlam budur balam…
 
 

 

*

Tous ces mots: aujourd'hui, hier, héritage, inter-subjectivité, la trace, le progrès, le sens et la direction de l'histoire, le demain, la manque, l'imparfait, conciliation, se concéder à-, exiger plus, se faire semblant de se contenter, s'en patienter, s'en impatienter, à venir!

Ce sont des mots qui nous sont restés d'un grand monument architectural déconstruit par Derrida, après tant d'indices de destruction des temples de "grâce", de "bénédiction" & du "salut", substitués selon Michelet par les discours de "gloire" nationales confus & guerriers: l'Héritage


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder