D‘un Ton de (Corona)
Véracité Virale adopté soudain en Philosophie[1]
KK- Dünyalar ve Sonları adında sinema/felsefe programı
yapıyoruz. İnsanlığı tehdit eden malum virüs nedeniyle program çekimini bugün
iptal ettik...
Bir felsefeci veya sinemacı zaten üzerinde uğraştığı
şeyin fenomene gelmesini,ispat olamasa da ("les idées rationnelles sont indémontrables") ufak bir
delillendirme umar, sinemada sunuma dair bir şey mesela... ("les idées esthétiques sont inexponibles",
der her şeye bir cevabı olan Kant!
KK- Yıllar önce lisansta, estetik dersi sınavında
"yüce'deki trajik olan nedir" gibi bir soru sormuştunuz; velhasıl bu
konuda delillenmek, "delirtici" :) Ve bir de her şeye cevabı olan
Kant'ın "Tüm şeylerin sonu" (La
Fin de Toute Chose) diye bir makalesi var. Fiziksel olarak dünyanın sonu
gibi şeyler diyor:)
İskoç gavur Aydınlanmasıyla uyandığını bildiğimiz Kant
eğer II. Frédéric'e III. Kritik'te -public alanda- yağ çekmemiş olsaydı da
agnostik I. Kritik yakılsaydı, şimdi "Kitaptan" beklenen delil Doğanın
bağrından geldi diye A. Artaud’nun « Vahşet Tiyatrosu »nda kapalı
gişe oynardım
KK- Kapalı çarşı arzusu Alman prenslerinin serbest
dolaşımcı filozoflarını kovuştura kovuştura Paris'e, Londra'ya, Marx'a
sürükledi. Alman dilinin filozof şairi yüz çevirdi ulusal geçmişine, neşeli bir
bilimle. Vahşet kavuştu sahnesine.
1-Benim I. Kritiklerim ilk kitabımından (1993) 10 yıl
önce yazılmış ve 40 yıldır da yayımlanmamıştır. 2-Aradaki
lümpen-sezenaksu-metal kuşakları hesaba katmazsak siz imam-hatiplileri kazanmak
için Marx'ı Sozialtheori dersinde değil Gizli-Müslüman iyi niyet tüccarı Kant
kılığında öğrettik
3-Derrida-Heidegger yasak olduğuna göre Ön-Sokratikler'de
logos'u anti-logosmerkezcilik dersi haline getirerek müfredata virüs soktuk. 4-4üncü
yılınızda farklı hocaların tedrisatından sonra "Kaç Kant var yahu?"
diyeni kapının önüne koyduk. 5-Ulusal Bilincim Beyazıt Kapalı-Çarşı Aleko-Hristo’dur!
6-Ulusal Şiir Dilim olmadığı için Türkçemi Süleymaniye
Kütüphaneleri kompleksinde Hamâset Tarihi okuyarak değil 1inci elden oturttum. 7-Paris’e
zevk-ü sefâya gitmedim çok seks yapmaya gittim, yapamadım aids salgını vardı. 8-Artaud'nun
"Vahşet Tiyatrosu"nu okumanın şartları artık tam olgunlaştı! Veba ve
Devrim Karnavalı…
9-Ruhunu dingileştirmek, Artaud'yu da en azından
hasta-case olarak dinlemek için zırhlanmaya ada ruhunu. 10-Seneca'nın De Providencia'nın Latincesini ayırma
baş ucundan, işte o medeni zırhla pencerenin altında adam boğazlasalar dimdik
seyreder Vakıâ-ı Hayriyeyi, susayazarsın (J.-J. Rousseau)
[1] Voir « D’unTon
Apocalyptique Adopté Naguère en Philosophie” de J. Derrida sur “D’un Ton de Grand Seigneur Adopté Naguère en
Philosophie” de E. Kant.
Bu diyaloğun arka planında “Doğa sive Tanrı’nın gizli planından
kuşkulanmam açıkçası sırtımı kutsal bir ürperti ile kaplıyor (“frisson sacré”). Zirâ aylardır şahsi
tedavim sürecinde bağışıklık sistemim pharmakonlar aracılığıyla düzenli ve
tedrici olarak eşiğin en alt basamağına, sıfıra yakın seviyeye çekilirken her
türlü patojen faktöre açık bir hayat görüşünü ağır ve usulca öğrenmiş ve bu
konuda, anlayışsızlıkları dolayısıyla kimseyle bir şey paylaşmamayı (seks sıvı değil
söz) düstur edinmişken, birden, önce Çin’de epidemik
salgın, şimdi de evrensel pandemik
salgınla yüzleşmek durumunda kalan, çağdaşım ve yaşayan insanlığı benimle aynı
kaderi paylaşmak zorunda bırakıldıkları için, cesaretleri dolayısıyla
içtenlikle kutluyor ve endişelerini en içten şekilde anladığımı ve dertlerini –benimkiyle
empati kurmak adına içine düşürüldükleri (Tanrısal veya Doğal Kayra –Providence,
Öngörü, İnâyet- gereği) duruma dilim tutulmuş hayret etmekle birlikte- her
şekilde paylaşmaya hazır olduğumu kendilerine huzurunuzda ifadeyi borç bilirim.
Kendi solipsist huit-clos, kapalı
gişe tiyatroma tümünüzün sığdığı ve bu kadar kalabalık gelip katıldığınız için
minnettarlığımı ifade edecek kelime bulamıyorum: tabii “aynısını ben de inanın
sizi için yapardım”, hatta “tam yapıyordum ki, siz de bana katıldınız", demek
dışında (kalp kalbe karşıdır'ın böylesi)...
Muhtemelen gerçek çok güçlü ve içine nüfuz edilemez. İlerki kuşakların
İsa’nın Çarmıh deneyimine bir anlam vermeye çalışmalarını futur antérieur olarak anlayabiliyorum. Ama gerçek geleceğin bu providence’dan ne gibi dersler
çıkaracağından emin değilim. Kayran çok fazla cömertti, bu kadarının kimseye
bir faydası yok, kapa şu postmodern meraklı tiyatronu Tanrım! Oyalanacak başka
şeyler bul gizli hazinelerinde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder