QU’EST-CE QU’UN ANGLAİS ?
İngiliz neye denir ?
(Fin d’Affairisme ?)
(Meşguliyetciliğin
Sonu mu ?)
İngiliz Sömürgeciliğinin altındaki argümanlara hayran
olmamak mümkün değil: Laisser faire, laissez mourir comme ils l'entendent = "Karışma!"
Hollanda da benzer: "Honni soit celuy qu'y voit mal" o kadar derin
kökleri olan argümanlar Roma'dan ziyade Ottoman tarzı: İslamsa karışma, devşirme
Hüküm sürmeye aday olduğun kendi köyüne uzak toprak ve
insanları kendi Sittlichkeit'larında
bırakacaksın! Muhafazakâr tüm politikaların özü: Sen kendin soysuz, avam
kamarasından bir Rose Loncası
üyesisin sadece, Magna Carta'ya yemin et sana Ürdün/ Sic!-Jordanie gibi
Devlet bile kurarız
Pragmatizmin bayrağı "affairisme"in kutsal ve mistik özü: Bırak bildikleri işe gidip
gelsinler, ailelerini geçindirdiklerini düşünsünler Sefiller, hepsi onları
nereden nereye sürüklediğimizin büyük diyagramları, kartografileri, göç
yollarıyla kontröl altında: Sen sadece meyveleri (vergi, tribu, aşar) topla
Meşguliyetciliğin (affairisme)
başdöndürücü hafifliği: Önümüze
bakalım deyip tarihin belleğine sıkı sıkı sarılan bir bürokratik elitin
seçilmişlerin salaklığını gemlemesi ("Emret Başbakanım"). Ya da
"Bırakın ölüleri, ölüler gömsün" (kutsal hafif meşreplik): Kurban
yok; Doğal Selection bu
Bırakalım "Ölüler, ölüleri gömsün"de,
toplumsal değil de sınıfsal mesafe (distance)
nasıl korunacak? Cesetler seviyesinde koyun koyuna olmalarında sorun yok;
Haydarpaşa'daki İngiliz (Commonwealt)
Mezarlığı’ndan da görüyoruz ki: Sınıfsal Mesafelendirme, post-mortem, anıtsal mezar mimarisi
düzeyinde geçerli
Tarabya sahillerinde kahramanca ve insan üstü
çabalarla Commonwealt'in üstün çıkarlarını
savunarak İstanbul'da diğerleriyle (çımacı İrlandalılarla) koyun koyuna düşen
müslüman Hint askerleri için şu Japon Haiku'su
uygun düşebilir:
"Çiçek açmış kiraz taçları
Pişmanlık
olmadan
Düştüler ve
ezildiler"
Amen
P.S. Türk öğrencisi Çanakkale savaşında olduğu gibi
valizini topladı, gitti emir gelince: Öğrencinin asla terk etmeyeceği mevziler
Üniversiteler, yemekhaneler, anfiler, yurtlar ve levazımat için akbilidir:
Akbilsiz öğrenci hükmen yenik sayılır: Şimdiyse köylerinde, internetsiz esaret
kampındalar.
"Pearl
Harbour virüs" revient alors que Salman joue aux guillotines dans les
puits d'acide à Istanbul avec les journalistes de NY Times, Mr. Kaşıkçı (dont
le nom n'est qu'identique au propriétaire de plus gros diamant du monde, conservé
depuis des siècles au Palais principal d'Ottoman
Les plus riches arabes de petro-dollars doivent
racheter sur eux-mêmes toutes dettes estudiantines actuelles, et puis n'acheter
les universités privées aux Etats-Unis que pour les rendre enfin des foyers de
Sciences Universelles, entièrement independantes en esprit et dôtées d’une autonome
adminstration
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder