25.03.2020

Acı bir kayıp : "Dünya"


Acı bir kayıp : paranteze alınan "Dünya"*

Bu büyük ama farkedilmez (imperceptible) bir fark: yaşamımın büyük bir kısmı karantinada gibi geçmişti, ama hep dışarda bir dünya olduğunu bilirdim; fenomenolojik anlamı da buydu zaten. Şimdi herkes karantinada olunca, dünya benim için birden sahip olduğu bu anlamını yitiriverdi

Mesela "télé-présence" (Derrida’nın, virtuel'e -muhtemelen Aristocu dunamis'e indirgenmesin diye- tercih ettiği) kavramı ele alalım.Teknik iletişim yordamları için icat edilen yeni 1 kavram gibi duruyor; ama aslında dünya dünya olalı hiç olmadığını=hep hiç olduğunu da: mesafeli Dünya!

Belki de dünya ezelden beri bizi öteki-insanın şerrinden korumak, bizi mesafelendirmek,ormanın sık ve boğucu tekinsizliğinde ötekine yem olmaktan kurtarmak (ova tarımı ve ticaret dünyası pürtüklü şehir/höyük) için vardı;Bugün de Aradan Tamamen Çekilerek bizi bizden koruyor: Dehşet

"Dünya" önceleri bizi ailenin şiddetinden korurdu: Okul! Bir şiddeti diğer şiddet eliyle (Devlet) çözerdi Dünya. Okul'dan Dünya'ya kaçardık. Ev'den kaçıp Dünya Evine girerdik. Okul Şiddetini aşabilirsek eğer, Devlet Katında erkek erkeğe kozlarımızı hukuk yoluyla paylaşırdık An'da tez boğmadan
 

"Haydi kızlar okula"nın anlamı buydu;  da ekmeği aslanın ağzından kapma veya hukuk yoluna başvurma gibi bir saldırgan oyunda eksik kalmasınlar diye: Şimdi Okul geriye çekilip uzaktan-eğitimle evde kalarak, ailenin kendi özel mülkiyeti olan kız çocuklarına şiddetin önü tekrar açıldı
 

Öc alma yoluyla hemencecik şiddet yoluyla çözümleniverecek birçok meseleyi Dünya dolayımına aktararak pürüzlü/ pürtüklü (ilerlemeyen, patinaj yapan) bir (Medeni)Dünya İcat ettik (In-Venire; In-ventio) ki Ormanın kaygan uzamını Ailenin Dinin ve Devletin kökenine /köküne kazıkla bağlayalım= Oruç=Tut demek
 

Herkes bilir de söylemez ki, yolun kaygan uzamıyla gidilecek işkence odakları pürüzlü mekânlara Yuva, Okul, Devlet=Vergi dairesi denir. Yolda olma metafiziğini Ergen Erkek "Araba sahibi olmalıyım, evden kurtulmalıyım" diye anlar. Zira karşı cins için de araba (Dünyasızlık) özgürlüktür
 

Biz Dünyada bulunmayız (se trouver perdu); oraya öksüz gibi Bırakılmış/ Fırlatılmış (Gelassenheit ; Geborgenheit ; Befindlichkeit) olduğumuz için saldırganızdır Kamusal alanda, ki Özel alanın kaygan uzamında rahatlayacağız=hukuk karışmadan tam? egemenlik kurabileceğizdir): Araba/ Uzay Mekiği, Dünyada kaçar vaziyete oluşun (ikâmetsizlik ; Aufenhalt’taki bir kifayetsizlik, tatminsizlik) modülüdür

Şimdi fenomenolojik olarak tedricen kurtulduğumuz Dünya, işte böyle, kullanılıp atılan bir dünya, bir yılanın kaygan dansıyla içinden sıyrılıp derisinin kabuğunu bıraktığı gibi sürüne sürüne semirip ardımızda bıraktığımız Dünya: O da onu araçsallaştıran tek sülük cinsinden azâde şimdi!
 

Dünyanın bir paravan şirket olduğu, başka bir mübadele (İnsan-İnsan ; İnsan-Tanrı ; Tanrı-İnsan) dizgesini saklamak, gölgelemek için -hayvanlar için bile bir dereceye kadar araç, biraz da kendinde erek- olduğu doğrudur, bilinir.

 Kimse kendinde erek olan bir şeyi terk etmek istemez tabii. Ancak ikamet sınırlıdır (Dünya araç olduğunu böyle vurgular bize): Neye araç?

Tanrıya mı (“araç olarak dünya”), jeolojik kalker katmanlarına (“kendinde erek olarak dünya”) mı? İkili bir araç, bir yol aşağıya, diğeri yukarı doğru düşen bir fırlatgaç topaca benzer; dönmesi eksantriktir (merkezkaç).

Üçüncü bir yol daha vardı, ikisini sentezliyordu: Tin’in kendi özgürlüğünü (erek) gerçekleştirmesi için araç olarak felsefî dünya…


Acı bir kayıp : Dünya ! Kendisine "yakîn" olanlara başsağlığı dileriz.

Cenâzesi uygun bir vâkitte altı ay içinde kaldırılacaktır. Aşağı tükürsen kilise, yukar tükürsen camii, ortası Sinagog ve Gog Magog, Çin derken cenâzesi de ortada kaldı mevtânın...
 
(*) Yoğun fenomenolojik bakımda can verdi ("masada kaldı").

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder