Sır, Giz ve
« Saklı Sanat » Üzerine...
Gizemsiz bir Giz
Kant : « Il
y a un art caché dans les profondeur de l’imagination » (Imgelemin
derinliklerinde saklı bir sanat var) ...
*
*Derrida’dan bir sır tarifi: « Sır, taşıdığım, bende olan fakat
ben olmayan, dahası, beni aşan ve erişim şansı bulamadığım bir şeydir. Ona ifşa
etmeyi istemediğim için değil, ne olduğunu bilmediğim için ulaşamam. »
Benzer bir şeyi, Muallim Nâcî de tecrübe etmiş gibi görünüyor:
“Izdırâb-ı cânı vâ-hayfâ ki cânân
bilmiyor
Başkadır derdim onu cânân değil
cân bilmiyor”
Me :
"Sır" kelimesi tarihsel yoğunluğu açısından
"giz"den daha "şık" durabilir; ancak Derrida açıkça
"giz, gizemci değildir" (Çile[1]/
Passion, s. 57) dediğinde olduğu gibi ne mistik ne de sır gibi verilebilir,
paylaşılabilir, tutulabilir, saklanabilir bir şey olan giz'den (secret) söz
eder.
Sözü geçen çevirilerde Derrida her defasında "secret" demekle
beraber (Fransızcada sır/ giz ayrımı olmadığından –onun yerine burada tam da
yerinden oynatılan mystère/ secret
farkı var) giz'in koşullu ve (Kant manasında) "problematik" dediği
şekle büründüğünde (askeri sır, meslek sırrı, vb.), çevirmen "sır"
kelimesini kullanmıştır (s. 56).
Rica etsem kaynak metin nedir?
*Metin Derrida’yla yapılan bir röportaj: “Abraham’s Melancholy.”
Hoş göndermeleri olan başlık; gene Kierkegaard'ın alanı: "(giz)
K.’nın varoluşa atfettiği ve kavrama direnen veya sistemin kendisini, Hegelci
diyalektiği bozduğu gibi bozan mutlak öznellik düzenine ait bir şey bile olmayacaktır.
Etik, estetik, (a ya da b dini) hiçbirine ait olmayacak, ne dünyevi ne kutsal
olacaktır", s. 55
Tasavvuftaki "sır" edebiyatına koşut Hristiyanlıktaki
"mysteries"(mysterium tremendum; ürpertici, titreten gizem)ile
gizemleştirmeme adına o kadar mesafe konmaya gayret edilip metnin giz hakkı
"size bir sır vereyim: Edebiyat hakkı/ aşkı" (Çile; s. 60) ile
sonlanması Modern Çağ'da sır!
*Derrida’nın da sıklıkla işaret ettiği, sırrın paradoksu...
[Peyami Safa G. ile sohbetten]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder