30.06.2020

Ya Söz Yazı; Yazı da Töz ise...


Ya S/T öz Yazı; Yazı da S/T öz ise…


Ünsüz Filozof @metaksuplaton

 « (...) Platon’u Platon’dan Marx’ı Marx’tan hatta dini bile sadece kutsal kitaplardan hareketle anlayalım. Başka türlü metne nüfuz imkanı yoktur. Elbette metnin dışında bir şey olmadığı yollu Derrida sözü büsbütün doğru değildir.
Sözünün aslına katılmasam da Derrida’nın sözü şu şekle getirilebilir: “ Eleştiri geliştirecek olan için metnin dışında bir şey yoktur, olmamalıdır.” »

Bu, şuna benzedi: Sadece "La ilahe illallah" dersem %20 müslüman olmakla yırtar mıyım? Ee o da kendinden önceki iki tektanrıcılığı alıntılıyorsa, geri kalan %80 de tamam. Ama diyorsun ki, Allah bu kitapların hiçbirine indirgenemez: Yazıdan münezzehtir. Deist oluyorsun o zaman da. Kaçış yok!

Ünsüz Filozof : Onu demiyorum. Zaten Teizm/ateizm/tartışmaları bile Aristoteles kökenli deistik modele göre oluyor. Ben inanan ya da inanmayan olabilirim. Ama deist/teist/ateist olmam. Sadece dini metinler- buna Hadis’i de dahil ederek doğru anlaşılmadan dini eleştirmemek gerektiğini söylüyorum.

Haklısınız. Ben tartışmaya sadece Derrida'nın "yazı"dan anladığı şeyin %20sini anlayıp onu tartışmaya sokmanıza karşıyım, o kadar. Yazı, sözde "yazının icâdı" denilen şeyle, veya Yunanî kültürde "felsefî" denilen metinle başlamış ve bitebilecek bir şey değil; expanded, Derrida'da...

Ünsüz Filozof : « Derrida’nın yazıdan anladığı şeyi, Grammatoloji’de gayet açık. Ben yazı kavramını işin içine katmadım. Ve metin kavramı Derrida’nın anladığı biçimde geniş olarak da ele alınabilir, darlaştırılabilir de. Yazı ile Metin tam anlamıyla özdeş değildir. Bir de %20ye bir takıntı mı var? »

Takıntım paper notlamadan olacak... « Haklısınız » demiştim, ama metin ve yazı arasında doğa farkı çıkarttınız şimdi de... Hm, şimdi Doğa var ya, yazı dışında; Yüce Tanrı sive Doğa eğer yazı olsaydı, bizde yazı doğuştan olurdu; okuma-yazma, dil öğrenme derdimiz de olmazdı, argümanını kullanın...

Ünsüz Filozof : « Israrla söylemediğim şeyleri söylemişim gibi yapıyorsunuz. Ve buna karşı argüman geliştiriyormuş gibi yapıyorsunuz.Yazı ile tanrı özdeşleştimeniz ya da Latince sive’yi araya sıkıştırmanız söylediklerinizi argüman yapmaz. Yazı ile tanrı, Metin ile tanrı sizin kafanızda[1] yan yana.

olabilir. Ama bunu ben söylemiyorum. Yazı ile ilgili Platonik mitos açısından yazıya bakıyorum. Derrida’nın tezlerine de çoğu yerde katılıyorum. Yaptığım sadece bir filozofun bir sözünü çok basit anlamda olarak genişliğini almamam. Ki bu da S.K’un çiftanlamlılık kavramına uygun.»

Kavga modundan çıkıp metafizik moda geçin! Doğa, Tanrı, Töz: Bunlar, Metafiziğin kendi dışlarında başka bir şeyin olmadığı, her şeyin kendilerine rücu ettiğini iddia ettiği kavramlar (ben veya Derrida icat etmedik): Derrida, "töz benim için yazıdır" diyor; demek alay ediyor basitçe!

Ünsüz Filozof : « Siz anlamadınız galiba. Platon gigantomakhia peri tes ousias dediğinden beri tözlerin savaşı var. Metafizik kavramları yanlış kullanıyorsunuz. Wittgenstein’ın dediği gibi imlerinize hiçbir imlem bağlı değil. Tanrı, doğa, yazı bu kavramların hiçbiri üzerine konuştuğunuz tarzda

İmlerimle ben bir şey imlemiyorum; onlara uzlaşımsal "resimler" takan ve kavga eden siz. Derrida oynuyor. Ciddi değil. Haydi o zaman sizin dual dünyanızı (iki tözünüzü gördük işte: Yazı VE dışı, dış dünya (emperia, doğa, imlem? gösterilen): Peki yarı yarıya mı? Yüzde kaçı gerçek?

Ünsüz Filozof : « Bunu bilemeyiz. Derrida Phaidros’un kurmuş olduğu oyunun içinde de olabilir. Ne de olsa kendisinden önce yanlış anlaşılan bir Metin onun tarafından da yanlış anlaşılmış[2] olabilir. »

Ünsüz Filozof : « Derridayı yanlış okuyorsunuz. Dış kavramından tamamen vazgeçmez Derrida. Hatta bütün metafiziğin sonu değil kapanışı der. Siz bir yandan Derridacı görünüp öte yandan dibine kadar metafizik içindesiniz. Terk edilmesi gereken ikili metafizik-mantık budur. »

"Kapanış" (clôture), "Analitik" kepenk kapatmayla olmuyor. Hapishane manasında... Achievement: mantığının son terimine varması... Bence Derrida da koyu bir metafizikçi, Heidegger de, Nietzsche de... Ben kimim ki?

Ünsüz Filozof : « Kim olduğunuzu bilmiyorum. Ama Nietzsche metafizikçi, ama Heidegger ve Derrida değil. »

« Ya bir söz hatta kitap üzerine inceleme yapmak metafizik olmaz gibime geliyor. »

O halde Nietzche'nin derunî 'Şemsiyemi unuttum' önermesi üzerine kitap yazan şaklaban diyelim de olsun bitsin bu iş. Ya da gereksiz "Van Gogh ayakkabı » kavgasına gereksiz yere müdahil olan bir neofit...

Aynı, Fıkıh, Kelâm, Şerh uzmanı olmanın daha iyi müslüman olmaya, Tanrı'yı (bu kelimeyi her kullandığımda tanım ve özür; öz-savunma vermem gerek sanırım) daha iyi tanımaya yeterli olmaması; bir dilde söyleyebileceklerini başka dilde söyleyebilmenin iki dil [iki dünya[3]] bilmek anlamına gelmemesi gibi...

Ünsüz Filozof : “Tanrı için özür dilemenize gerek yok. Tanrının koruması değilim. Ama Derrida Grammatoloji’de metafiziğin yöntemlerine tanım gibi,kanıtlama gibi son derece bağlıdır. Ve bunu söyler de. Sadece bana suçlamalarınızın haklı olup olmadığına bakarım. Emin olun anlamaya çalışıyorum sizi. »

Ünsüz Filozof : Siz anlamadınız galiba. Platon gigantomakhia peri tes ousias dediğinden beri tözlerin savaşı var. Metafizik kavramları yanlış kullanıyorsunuz. Wittgenstein’ın dediği gibi imlerinize hiçbir imlem bağlı değil. Tanrı,doğa,yazı bu kavramların hiçbiri üzerine konuştuğunuz tarzda
« ...konuşulmaz. Çünkü ne tanrı tanımınız var, ne doğa tanımınız ne de yazı tanımınız. Bunları konuştuğunuz bağlam yok. »
Ayrıca Doğa kelimesini kullanmamışım bile . Bana doğa ile ilgili açıklama yapıyor. Derrida’dan öğrenilmesi gereken önemli şeylerden biri de okuma’dır.

İçlem'i, kaplam'ı hallettik, şimdi bağlam'a geçtik: Bağlam, sosyal medyada Derrida'yı yanlış aktaranları saptayıp önüme düşüren Bot and Sovereign'in seçtiği her şey... Bu kadar basit. Ben neden tanım yapayım, yazmam yeterli...
*

Doğa, Tanrı, Töz: Bunlar, Metafiziğin kendi dışlarında başka bir şeyin olmadığı, her şeyin kendilerine rücu ettiğini iddia ettiği kavramlar (ben veya Derrida icât etmedik): Derrida, "töz benim için yazıdır"[4] diyor; demek alay ediyor basitçe!

"Le renversement du Platonisme"i yazarak Nietzsche'nin, hakikât arayışı yerine "simulakrları" kutsamasını öven Deleuze'ü (Derridacılar) o halde hak/lı/sız yere ters-yüz olmuş Metafiziğe sadık[5] kalmakla suçladılar: Eğer "töz yazı; yazı da töz" ise, Derrida da alayda, ironide ise...

Derrida'nın Foucault'nun Les Mots & les Choses'da Felsefe'den çıkıp İnsan Bilimleri üzerinden yaptığı eşi benzeri görülmemiş Metafizikten Çıkış'tan sonra Derrida'ya Metafiziğin zor yeri, Hakiki-İyi-Güzel kalmıştı: Çalkantılı, alaylı okumalardan sonra "Adaletin yapısı çözülemez"e geri döndü!

Derrida'nın Nihilizmin duygusal şantajına (gizli Metafizik) düşmeden söylediği en yalın & metafizik olmayan hakikât bence şudur: "Ben yalnızca Fransızca konuşuyorum /yazıyorum". İngilizce konuştuğunda onu bekleyen tehlikenin farkında: Bedeutung! Ama imtinâ etmedi, zira derdi ‘kendi’ (imzâsı) olmuştu.

Eğer bir gün, Stiegler imâsı gibi 21. yüzyılı tedavi etme, vb. terapötik sebepleriyle, bizzat Derrida'nın yapıçözümü yapılacaksa, Son Seminerlerindeki şifâi (oral şifacı) stille, ilk dönemin yazınsallığı çarpıştırılacaktır: O zaman ben gene yazı tarafında yer almaya devam edeceğim.
(29-06-2020)
*

Et l'eau, prend-elle des rides?
Oui, la chair de poule, la brise...
Lac, au coucher du soleil, vers ténèbres...
Au lacet duquel, quel étang se stricture?
Celui, au glu duquel tu me noie...
L'étant-donné,se frise-il?
En un oxymoron vieux, oui
Car lisse et strié sont d'ici, ci-gît!
(28-06-2020)
*

3 cm lik sağdaki 1980 tarihli paçavrayı 40 yıl nasıl sakladığımı ne siz sorun ne ben cevaplayayım. Ama o desen üstüne kitaplar ("Oğullarını hep aynı seksiyona gönderirlermiş") yazdım. hayalimde hiç kaybolmadı; karantinada onu tekrar buldum çöplüğümde. Bunu anlatamam sevgilime ki. (28-04-2020)

Berlin, 1933 değil; Fakülte Durağı, 1980 yılında yaptığım bir deseni temize çektim dün. Bye.
*

Il est à noter que quand nous « ne voulons plus rien à dire », car rien ne mérite en soi de se garder (sauf pour les raisons extrinsèques, circonstantielles, politiques qui sont aussi essentielles pour le nom propre) sauf le secret du nom propre, comme carapace ou mieux scarabée aveugle,

+nous écrivons davantage ou parlons comme écriture, plus précisement nous nous baignons dans l'élément de parole (notre lot) ainsi que dans celui du langage, ou mieux, comme nous enseigne (déconseille) St. Paul, nous "parlons en langues" au lieu de prophétiser (précher): C'est du Derrida!
(30-06-2020)



[1] Biraz sonra “Phaidros”tan ben değil, kendisi söz edecek…
[2] Hâlâ, “misinterpretation” modunda…
[3] « Ne kadar dil varsa, o kadar dünya vardır » diyen Wittgenstein’a atıf...
[4] İfade bize ait, alıntı değil.
[5] Onu olumsuzundan tekrarlamakla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder