Bir Ayrışmanın Tarihi
Nokta, Çember, Gök Cisimlerinin Hareketi Üzerine
« Olağan koşullarda iyi
olmak kolaydır.
Maksat sınır durumlarında, zor koşullarda iyi olabilmek, iyi
kalabilmektir. »
(Cengiz
Çakmak ; 17-06- 2020)
Me :19-06-2020
Sadece Aristo açısından onun İyiyi idea olarak değil de o durumda
gerçekleşmiş iyi olarak alması açısından alırsak: Sınır & zorlayıcı
durumlarda optimal davranışı meso'ya,
orta'ya çekmeye çalışmanın kendisi, belirleyici olanın İyi değil Sınırın
koyduğu yeni ölçüt olduğunun ispatıdır.
"Merkez", "merkezî konumda, önemde olan, belirleyici,
vb. şu demeğe gelir (geometrik aksiyom): Merkez, kendisine referansla (gönderme)
merkez olduğu şeyin, yani periferi veya marjın (idealde çemberin çeperlerinin)
merkezi olma dışında hiçbir tanıma, öneme sahip değildir: Marj belirler.
Herhangi bir kendilik (burada merkez) kendi olarak kalmanın ve kendiliğini
yeniden üretmenin koşulu olarak bir kendi-olmayanı(bir dizi merkezkaç gücü) önvarsayar
(burada marjın tamamı): Merkezin tözsel bir kendine aidiyetinden ziyade merkezkaç
kuvvetlere yapmış olduğu direnme gücü vardır.
Kendiliğinin bütünlüğünü, tam & özerk egemenliğini, karşıtı/ o
olmayandan farkını, yani aynîyetini tesis etme gücü tamamen "öteki & beriki"lerin
güçlerinin pozitivitesine bağımlıdır: zira her merkez kendi olma dışında bir egemenliğe
DE sahipse bu kendinde bir fazlaya değil diğerinde bir
eksiğe bağlıdır. (Bir fazla
yapan bir eksik...)
Her merkez/ kendilik tanımı (aksiyom) gereği tektir (elipsin
iki merkezi vardır; iki merkeze bir elips yoktur): merkezi olduğu
çember ise sonsuz sayıda ayrışık güçlerin bir dizilimidir. Merkezin kendinde
bir pozitif gücünden ziyade, dizilimin merkezi merkez olarak kuran içsel
örgütlenmesi vardır.
Her çemberin mutlaka bir merkezi olması, ama her noktanın zorunlu olarak
(kendisi dışında, sabit bir şekilde tavaf ettiği kendisi) bir çemberinin
olmaması (buna kendinde vakıf olamaması), kendinde –ve kurucu- iyinin olmaması,
iyi’den –bir meso olarak- ancak bir etkinlik içinde söz edilebileceğinin bir
modeli olarak gösterilebileceğini anladık diyelim.
Ancak çokluğun bir dizilimi için de merkeze (çokluk olmayana, birliğe)
ihtiyacı olduğu aşikardır (yoksa tamamlanmış bir çemberden söz edilemezdi
–kaldı ki gök cisimlerinde « çember » değil dairemsi bir –oval-
hareket vardır :gerçek –ideal, tamamlanmış- çember noktadır ve kendi
üzerine çöker).
Bu merkez, çokluğun bir dizilimi tarafından mı, yoksa çokluğun bu diziliminin
bir merkez (ön)varsayarak mı olduğu « güç ilişkileri » dışında bir
kütle’yi ve kütle çekim gücünü de varsayacaktır ; bunların tümü ilksel
olarak tek bir maddenin (homojen) çeşitli yoğunlukları olarak ayrışmış
(heterojen) bir tarihe –ayrışmanın tarihine- sahip olsalar
da...
Geometrik mantıktan mahiyetli fiziğe geçince, formel analojiyi
durdurmak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder