22.06.2020

HECCEITAS IN RES / HECCEITAS IN ALIQUID (On Ilyaz Bingül)


HECCEITAS IN RES
HECCEITAS IN ALIQUID

(Ilyaz Bingül’ün 6 ½ Önermesi Üzerine Düşünceler)

1- Haeccities
“Deleuze Duns Scotus’tan ‘haeccities’ kavramını alır. ‘Haeccities’ herhangi bir şeyin özelleşmesi ya da somutlaşması olmayan, bireyleşme olmayan bireyleşmelerdir; Gerard Manley Hopkins’in şiirinde “haeccities” adını verdiği tekil olaylar. Günün bir saati, bir ırmak,

Me
Bu 6,1/2'lik akımı çok beğendim; %100 Felsefe "işte bu!" Ama alıntı nerede başlıyor ve özellikle de bitiyor belirsiz: İmzacısı (sadece başlığın ve 6ıncı kıtanın sonuca bağlayan satırlarının sahibi) İ.B. gibi görülüyor. Ancak, ilkin yazımda anlaşalım: "haeccities" (İng.) /"Héccéités" (Fr.) /Hecceitas (Lt.)

2- bir iklim, bir konserdeki tuhaf bir an böyle bir şey olabilir; hiç bir türe dâhil olmayanın bireyleşmesi, ancak tamamen bireyleşmiş olsa da adeta “dile gelmez” bir şeye işaret eden bir tanımsızlık olarak kalması. Bir yaşamı tekil kılan, gerçekte buna benzer birçok anın

Me
Her şeyden önce, orjinali (Tode ti!) Aristo'dan miras kalan bu kavram-olmayan-kavram,bizi,şeyleri "türünün bir örneği" olarak kavramamıza yarayan "kötü aristoculuktan" (ki bu -çağdaş dünyada- her türlü ontoloji girişimini bilimciliğin hizmetine sunduğu için Felsefenin Yıkımıdır) korur

3-kompozisyonudur. Bunlar Virginia Woolf’un bahsettiği dalgalar gibi gelir başımıza. Hoş bir anlatısal bütüne uymayan, dolayısıyla da başka biçimlerde bileştirilip bir araya getirilmeleri gereken deneyim kırıntılarıdırlar.”[1]

Me:
Rajchman'ın "deneyim kırıntıları" demesi hoş, derin deneyim, vukuf dememiş mesela; ama yüzeylerin deneyimini derin olarak alımlayanlar için süreksizlik denizi yok; bu kırıntılardan, fragmanlardan başka bir şey kalmaz. Merleau-Ponty'de "müzikal bir  ide, aşk"; Deleuze'de bütün yerine parça (fetiş)...

2. ve 3üncü kıtalara diyecek bir şeyim yok, çok doğru örnekler; ama yine de bilgisiz ve tecrübesiz bir "düz" felsefecinin kısıtlı zihninde hâlâ tür/ birey, yani "the rivers" ile "a rivers" ayrımından bahsediliyor izlenimi uyandırabilme tehlikesi barındırdığı için yetersiz olabilir...

2-Re: [bir iklim, bir konserdeki tuhaf bir an böyle bir şey olabilir; hiç bir türe dâhil olmayanın bireyleşmesi, ancak tamamen bireyleşmiş olsa da adeta “dile gelmez” bir şeye işaret eden bir tanımsızlık olarak kalması. Bir yaşamı tekil kılan, gerçekte buna benzer birçok anın]

Me:
Tamamen bireyleşmiş, tikel olsa da ne dile ne de kavrama (zira bazı/ çoğu filozoflar için doğal dile gelmeyen şey rahatlıkla kavrama,formüle sahip olabilir) gelmeyen bu şey Deleuze'den çok önce Fenomenoloji'nin o çok özel "Fransız rengini" veren Merleau-Ponty'de (Visible et Invisible) var...

Me:
Çok zorlarsak, başka nerede var diye, bence (öğrenci E.Memiş de bu konuda yazıyor) bir şeyin örneği olmayan, örnek-olmayan örnek Kant'ta biçimsel olarak var diyebilirdik, ama o bundan İde yapıyor: "Aucune idée n'a pas de présentation adéquate/ une présentation sensible en est possible"...

Me:
Lyotard, bu gösterilebilir, "exponible/ inexponible" meselesiyle (sanat ve hukuk) olduğu kadar "ispatlanabilir/ ispatlanamaz" (démonstration) meselesine çok kafa yorarken Deleuze'de bu, basitçe Lucretius'dan devşirdiği Simulakr'tan ibâret: Ne güzel "çoğalan putlar"!... Putperestliğe övgü


4- Adorno eşliğinde Duns Scotus’un berilerine gidelim: “Tode ti ‘bu’ anlamına gelir ve bir şeye işaret eder. Ayrıca Aristoteles bu kavramsal olmayan şey için doğası gereği bir kavram oluşturulamayacağını, yalnızca bir jestle ifade edilebileceğini fark etti; oysa sonradan bu jest,

Me :
Adorno kallâvî bir Felsefe Dersi veriyor tabii. Tam anlamak için "Oysa"nın değerini iyi hıfz etmek lâzım! Aristo'nun bunu jest'te şimdiki zamanın mevcudiyetine bağlaması (hani kırıntı? hani aklın harâbesi, hani "parçalanmış yaşamdan fragmanlar"?) koskoca bir yanlış tarihe açılan kapı

5-nihayet “verili”, “veri” gibi kavramlarda, skolastik felsefede haecceitas ya da bunun gibi olabilecek böylesi terimlerde yoğunlaşmış bir terim haline geldi.”[2] Şimdi de Tinin Görüngübilimi’nde ‘bu’ya sayfalar açan Hegel’le birlikte soralım: ‘Bu’ nedir? [3] Cevap veriyorum:

Me:
"Oysa" hecceitas veya Tode ti, parmakla gösterilebilecek ama ifade edilemeyecek o "veri, verili olan" olarak anlaşıldı (Bön bilim adamlarına -astrofizikçiler hariç- bunlar hangi "ölü verinin davasını yapıyorlar?" dedirttiren şey). Sahiden de Varlık Felsefesi çok ezelî ezâ: Aus-Witz!

Me:
Hayır, İlyaz bey, siz Hegel'in "sayfalar" değil kitabını baştan sona açan, kuşatan "bu" nedir? Sorusuna (Acıklı Tarihe) cevap (entspreht: correspond) veremezsiniz: "Bir" cevap vermişiniz: o sadece kendinizi teyid imzası (contre-signer): Cevap yok! Paganizm en üst Deizm olabilir, vice versa...

6-‘Bu’ edebiyatın nesnesidir. Düzelterek devam ediyorum: Edebiyat ‘bu’dur; yazılmaksızın, dile dökülmeksizin de olabilen. -Hah, işte bu!

Me :
Das Anwort: "Bu" her şeyin nesnesi olabilir.Zirâ o bir Gegenstand olaraktan, Object değildir (Kant). Düne kadar Edebiyat diye bir şey yokken de "bu"na meselden, masaldan, efsaneden, dinden nice ent-sprehen'ler gördük; neden o koca ontolojiler şu okunaksız çağdaş hikâyecilikten daha az satsın?

Me :
Bu satırlara sadece yazınsal teknikle bakarsak, esas yazar (İ.B.) konuşuyor, alıntılar bitti: Büyük düşüş var metnin tonunda. Aristo günâhı, zannı: Tode ti'yle gerçek bir dünya var, biz onu göstermeden de var (o halde Hegel bu soruları ciddiye alan aptalın teki) zannı uyandırılıyor.

Me :
Son satır, yazarın, imzacının Heccitas'ı ironik bir şekilde anladığının delili de olabilir. Zirâ aklı başında hiçbir felsefeci "bu" ile edebiyatı özdeşleştirmez. Ama "her 'bu' yerine geçen ifade de ebebiyatın ötesine geçemez" anlamında İ.B. yerden göğe kadar haklı. Söze de gelmez mi?

Me :
Son satır, İ.B.nin, Hecceitas'ı Nietzsche ile beraber doğru bir şekilde "Ecce Homo" olarak anladığının ironik bir ispatı da olabilir. Ya deli saçması diye okunan Nietzsche'nin şu son kitabı, "Neden en büyük filozof benim?", "Neden en iyi felsefe kitapları benim?" tam bir Tode Ti şâheseriyse?

6, 1/2- [1] John Rajchman, Deleuze Bağlantıları, çev. Barış Şannan [2] Thedor W. Adorno, Metafizik, Kavram ve Sorunlar, çev. İsmail Serin [3] G. W. F. Hegel, Tinin Görüngübilimi, çev. Aziz Yardımlı

Son olarak, 25 yıl önceye dayanan felsefi sohbetlerim sırasında İ.B.’e Hegel’de « Bu Nedir ? »i nefes nefese kalıncaya kadar, herkese olduğu gibi benim anlattığımı hatırlıyorum. 25 yıl sonra bir verim alması, muhtemelen benim anlattıklarımı unutması dolayısıyla olabilmiş. Ayrıca kendisine kasım 2019’de tamamlanan « Roman Kuramım »ı gönderdiğime de eminim, orada « Tode ti »nin Derrida-Sollers, Kristeva, yani Tel Quel grubu tarafından nasıl « tel », ve şimdilerde de Agamben tarafından « ainsi » olarak anlaşılması konusunda net bilgiler vardı. Ayrıca ben de bu bilgileri, İsmail Tunalı’nın « Sanatın Ontolojisi » kitabını yeniden okumam vesilesiyle hatırlamıştım. Kaynaklarım bunlardır. İ.B. ninkiler ise 6, ½’de yukarıdadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder