Kör bir ‘sarı nokta’
olarak Ben,
bir çıpa olarak Başkası[1],
ve bir çivi ve semptom
olarak Dünya Fikri
@sswavee
"Bazı insanların değişim hızına yetişemiyorum.
Kant okuyor idealist oluyor, Hitchens okuyor Hümanist oluyor, John Dewey okuyor
Pragmatist oluyor, Marx okuyor Marksist oluyor, Sartre okuyor hemen varoluş
krizi başlıyor."
Me :
Dostoyevski'nin "Yeraltından
Notlar"ını okumadın herhalde... Modernite demek zaten bu. Yobazlıktan ve
bağnazlıktan çıkış, ama sadece çıkış.
"Okuduğum bir kitap, yalnız kaçırdığın nokta;
ben Dostoyevski’nin modernite eleştirisi yaparken iradesi olmayan kişiyi “civata”
dan farksız gördüğü bu karaktere şaşırmıyorum. Karakterin hızına vurgu
yapıyorum."
İşte, o zamanın moderninden senin zamanının
postmodernine, demek ki senin 'civata', önce 'tayyare' şimdi de 'fırdöndü'
olmuş, ne var bunda şaşıracak? Hem Ece Ayhan demiyor muydu ya, "24 saat
'idealist' kalamıyorlar, hemen satıveriyorlar seni", işte o da "ohne Qualität" Musillik!
@sswavee
"Bu nasıl bir hızdır anlamadım gitti. Az
soluklan, bir dinlen, nefes al. Yanlışlıkla bir Sylvia Plath okusa gidip
intihar edecek. İllahi bir şeyci olmak zorunda değilsin, biraz kendin olmaya
çalış."
"Ben, başkasıdır" demiş, biliyorsun,
Rimbaud. Mesele ben'den kurtulmak gibi görünse de aslında "Ben’den özgür"
olmak ("kitaplara dalıp kendini her şeyden, herkesten azâde sayıyordu
Leylâ"; Tanzimât Romanı). Veya şu : "Hep sırtımın bir köşesinde
kendi elimle ulaşamayacağım bir nokta hep kaşındı durdu"... (küçük
İskender)
- "“Çivi, çiviyi söker” bu söze bayılıyorum. Şu güne kadar şaştığı bir durum görmedim."
- "“Çivi, çiviyi söker” bu söze bayılıyorum. Şu güne kadar şaştığı bir durum görmedim."
Kısa süre önce, "alımlama yetimiz"i (Annamenung) çalışırken Ahnamem, Ahnamung sözcüğünün "Ich habe keine Ahnamung" ("Hiçbir
fikrim -çivim- yok") anlamına düştüm. Fikirlerin "çıpa" gibi
bizi karaya bağladığı, kavramadığımız takdirde savurulup durduğumuz, zihnin
çıpa, kriter aradığ durumı: Lacan « Point
of Caption »
@sswavee
« Granat oluşumları benim için önemlidir
mesela. »
Mesela sen "granat" (granit ?) seviyormuşsun
ya, ben de "Gradiva oluşumlarına bayılıyorum" (Jensen/ Freud); bilip
de bilmezden geldiğim "Godiva oluşumu" da buna eklendi geçenlerde. Biri
Vezüv'ün külleri altında; diğeri İngiltere ormanlarının yaprak örtüsü & ayışığı
altında fuge-fugitif o an, o
enstantane! Jeolojiyle ortak noktası bu...
"Point
of Caption"dan muradım (Lacan): "işsiz kalmış arzunun" (Baudrillard)
-oka da boka da konar misâli- "ne olursa işimi görür" raddesinde
tözsüz olması (ki bu "kendi olanaklarının en hasını seçmesi beklenen Dasein'ı" -Heidegger- gündelikliğin
yalınkat divertimento'suna (« divertissement », gönül eğlendirme,
oyalanma ; Pascal) kaçırıyor!
Caption, captare'den, Begrieff (kavram) gibi kapma
aygıtımızdan, point d'ancrage, çıpa
atılan yer (seçimsiz seçim): seçmediğim factice
Ben, trans-cender (trans-gender değil, ama sanırım onu da
buna dahil etmek gerekecek) ederek (aşarak) kendini Başkası'na kendini (küçük
b'yi görmek için) seçtirmesi: Arzu (Lâv,
love, law) akışı, Statut quo (State), kapma aygıtınca kapılıyor: Ecce Esse !...
Demek ki "sırtımızda daimi kaşınan" o kör
'sarı nokta' kıvamında "petit a"; yani sabit, tek
başına ulaşılamaz zahirî nokta çivi -Ben. Özgürce (deryada) dolaşıma söktüğümüz -circumnavigation- çıpanın ancré
(çivili) olacağı (kaşınacağı: "gizli hazineydim bilinmek istedim") semptom
da: Dünya!
[1] Burada bağlam Lacan olsa da
(Öteki, diyebilirdik), aynılık cehennemini gayet iyi hissettiren Levinas’ın
“Aynı” (Özdeşlik, ayniyet) kavramının doğmuş olabileceği şu alerjik (lâv) reaksiyonun hedefinin (“Sen
de aynısın, hepiniz aynısınız, sen de onlar gibisin işte!”de kastedilen
arayışın) Başka ve Başkası olduğunu düşündüğümüz için bu terimi tercih ettik: Autrui: Başkası… (Volkanik) Lâv yanı akış ile
sürtünmenin ve durdurmanın, love ile law’ın point de caption’u…Oltaya, yeme
kapılma noktası…Ebedi donuk Gradiva
ve sonsuz akışında Godiva…İkisi de entelekt’e ilişkin ve ikisi de kapılamaz, kapanamaz bir mesafe içeriyor
entelektüel için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder