sağol mektup arkadaşım... dünkü yoğun sabahın köründen sonra öğlen toparlanıp yorgos'a değil ama son anda heybeli'de inerek aşıklar tepesine uzandım ve cesaretle eski bit pazarı arkadaşlarımı arayıp onların da tesadüfen piknik yolu üzerinde olduğunu öğrendim. sabah sabah bizi meşki altına alan ürgüp şarabını akşam akşam günbatımında gürültülü bir kalabalık şeklinde tepeden inerken içimizde bin bir fesat, korku ve komplo şakaya ve bin bir senaryoya dönüşerek uçup gitti. arınmış bir şekilde bindiğimiz vapur bizi yorgun aşık misali evlerimize bıraktı. bu çeşm-i hayattan bir şeyler anlar gibi olduğumuz her defasında olduğu gibi hayatın arabı olduk. şimdi perşembeye çok var gidip kuledibi'ne içmek var deyip teklifini peşinen kabul ettiğimi beyan ederim kardeşim. gözlerinden öperim. dönünce manisa salihli kula söke yollarında âmâ bir dilenciye sadaka bir kaç damla göz yaşı borcum var, cemaate rücu edince biline... vardır elbet herkesin açamadığı ve sırtında taşıdığı, kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan encik gibi etrafında döndüğü bir gizi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder