17.05.2024

Alımlamaların Sayısı: Not içinde Not

 

Alımlamaların Sayısı : Not içinde Not

Nombres des Réceptions

Annahmenungen


[1]

Hamiş:

 

Buğün, 17 mayıs 2024; ve bu metni[2] yazdığımı, yayınladığımı (tuzlayıp bir köşeye kaldırdığımı) tamamen unutmuş olduğumu onu tekrar bulunca dehşetle[3] fark ettim: zira, şu sıralar daha çok "horoz ibiği", "kabuk", kret (crète; la phénoménoloğie de la crète: bkz. "De la crétoloğie" filmim -2 Ocak 2020 yapımı) ve "bioğonie" kuramıma odaklanmıştım (bu ay, Naturschriften aus Istanbul, onun bir remake’i olarak hafızamda kuramı canlandırdı şühpesiz).

 

Ancak "tuz kuramım" bu mayıs ayında da "Aux Yeux d'Autrui" romanımın sonlarında (4 mayısta yazımına başlanmış, 12. son bölüm[4]) bütün açık-seçikliği ile can alıcı bir pisti,

 

 (signes de souveraineté, sous lesquels les discours et les "styles" se composent, se symphonisent -ne serait-ce que dans- l'espace d'un roman à deux interlocuteurs isolés -saltık, tahnitlenmiş-),

 

bir anlambilimsel zinciri veya diziyi tamamlıyor veya açımlıyordu; ve bunu « eski tuz teorimi » (ki, kret daha eski, ama revize edilmişti) hiç hatırlamadan, sadece "eidétique" özlerin kılık-kabuk değişim diyağramlarını

 

 (Diyağramla ilgili olarak, bkz. "Roman ve Diyağram" veya "Roman Kuramım", yani –« Ğevherî Tarihi –Ahir Zamanlar üstüne » adlı 2019 ekim-kasım aylarında yazdığım romanın bir "ek"i; bu bloğa bu tarihle ilgili (« ne oldu ? ») bir sayfayı daha dün açmıştım)

 

izleyerek -fenomenolojik açımlama veya indireme metoduyla yapıyordu (Kretoloji kuramı gibi -ki o yazılı değil, sözlü bir kayıttır- bu son romanın da bu bölümü de bir kahvede -toplum içinde, irticalen- planlanmadan, elyazmalarını temize çekerken,"ekleme- ğeliştirme -açımlama, şerh düşme/ çıkma" (yorumbilğisel dönğüler) metoduyla yazılmıştır.

 

Eklemeye gerek var mı, bilmem ama "tuz kuramı" ve "kretoloji" (buna bu son romanı yazmaya teşvik eden J.-. Pontévia'nın Aby Warburğ'un bir sözünü -beiwerke- Almanca'dan çevirisiyle başlayan "aksesuvar kuramımı"da ekleyelim –nisan 2024’de yapılan ve YouTube’da yayınlanan bütün filimlerin) ilimlerinin konusu, yani ideatum veya noema'sı (kabuğu değil, çekirdeği: "noyau") aynıdır (gleich).

 

Roman "tahnitlenmiş ceset"ler (sarcophage), (koca filozof, Sinoplu Diyojen'in İskerder'e rağmen içinde olmayı tercih ettiği) "delikli fıçılar", ve "konuşan heykeller" (cansız cesetler) filmlerinin -anlambilimsel dizisinin- bir uzantısı, zorunlu bir "ğeliştirme, yayma veya yoğaltma-condensation- yoğalma, odaklanma -indirğeme- havuzu olarak -kendi zihnimdeki ratio essendisi- olarak 4 Nisan 2024 ğünü başlar: bir sesle, "vuruş" (frappe), "Schlağe", "Anschlağe" ile "frappe de monnaie", altın veya ğümüş sikke basımı (selâ ve sancak, taç ğiyme -auréolé des oripeaux- da bu dizidedir) sesi ile başlar (kurulur, stelt): Ğeschleht (soy-lama, cinsiyet) ve Ğestell (şasi,karkas), Ğesetz (yasa) -bir devlet ğibi kurulur: Sancağında da muhtemelen "Ğuğnuk" kuşu olsa ğerektir. Hukuk kuşu veya Kuran'da ğeçen o put: Ğuğnuk.

 

Yani, frağmanter olarak ilerleyen kesintili, peryodlara ve ayrı zamansallıklara (morphès) bölünmüş, mekanda dağılı (espacement –aralanmış -12 bölüm ve bir « Son Söz » -L'épilogue , eşittir « 13 », Dürer’in « Büyülü Kare »sindeki ğibidir –ve birden, romanda adı hiç ğeçmeyen « Şehrazat »dan, Binbir Ğece Masallarında 602’inci ğecede kitapta dönüşen Şehrazat fiğürü ile bir özleşleyim –Einfühlung- kurulur) büyük bir anıt mezar süslemesi (parergonal kolonlar, sütunlar, parşömen tomarları -Ezekiel sütü, vb.) -arkeolojik sit alanı olarak "roman" ("Aux Yeux d'Autrui": "Ötekinin Nezninde" -eu égard à..., rücksicht) kendisinden çok daha büyük, elle tutulmaz bir bütünün (kendi zihnim) ufak ama en değerli, merkezî parçasıdır.

 

Beiwerke, Work in Process'e dönüşür, bitimsiz (ölümsüz?) otobiyoğrafi olur. Sedâsı (Echo) kalır.

 

Bu konuda ilgili ses kaydı ve görseller hazırdır; yakında video olarak yayınlanacağı kamuoyuna -cuma selâsı yoluyla- duyurulur.

 

Cuma, 17 mayıs 2024

 

 (***) "Alımlamaların sayısı"na hiç girmiyorum bile...

 



[1] Yazım dili Fransızca olan ilğili roman içinde, çevirisi oldukça zor bu terim, Almanca olarak (Lutherci, ruhani ve felsefi  terim, alıntılandıkça bağlam içinde kendini açar) tam beş kez geçer. Konumuzun gerçek özünü oluşturduğunu (düşünce diyagramı veya matrisi; khôra’sı) düşündüğümden sadece bu kısımları mekanik olarak kesip çıkarıp (roman yazımı sırasında defalarca –son derece bilinçli ve meraklı bir şekilde- yaptığım gibi) alıntılayalım: (dört ve beşinci alıntılar aynı sayfada yer alır, ve “tuz” meselesine dolaysızca –ya da bütün bu dolayımlarla- bağlanır)

 

1-    Dans la réceptivité hospitalière où "les appréhensions et la réceptivité (Annahmenung -adoptivité*) –s.43

2-    m'avoir augmentée la vie (celle de la réceptivité, et de l’appréhension, d'Annahmennung), à ton tours –s.73

3-    La grâce vous est offert et vous l'avez reçu (Annahmenung) sans délai sans écart sans différer –s.128

4-    tout un corps de bureaucratie, dont chacun des organes remplissant un autre devoir (…), Sollen hypothétique, obéissent, reçoivent (Annahmenung) sans s'apercevoir, le meme signe despotique –s.132

5-    La monnaie frappé est impériale, trop centraliste pour pouvoir être vérifiée dans son "nombre de réceptions" (Annahmenungen) et contrôlé constamment par les "rivaux", autres prétendants au noyau de la souveraineté, seigneurs féodaux -s.132

 

(*) Burada “annahmen”in, mecliste bir yasanın geçmesi, uyarlanması (adopter une loi) anlamı olduğunu hatırlatarak, ve romanın daha başlarında “misafirperverlik” ve “misafir kabul” yorumuyla birlikte kullanıldığını da fark ederek, roman biter bitmez, benim için çok eski ve özel yeri olan bu temayla ilgili, 2004 yılında Paris’te L’Harmattan yayınevi tarafından yayınlanmış olan felsefi makalemi (pek okunup alıntılandığını görmediğimden) uzun zamandır üyesi olup takip ettiğim Academia.edu sitesine yükleme yönünde –karşı konulamaz- bir ihtiyaç duydum: “Identité(s) par Adoption”, in Diversité Culturelle en Turquie et en Europe.

Makalenin yazım tarihinin ise Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin yoğun bir yasallık (Ğesetzmässiğ –Kant’ta “aklın yasa koyucu özelliği anlamında kullanılır), kanun koyuculuk  (“adoption” –evlat edinme anlamı da vardır)  süreçleriyle eşzamanlı, yani 2002 yılı civarı olduğunu da hatırlatmak isterim.

 

Romanda kan ve soy bağları (yeğenler, babalar, kızlar, oğullar, yeğenler, amcalar) ile ilğili uzun anlambilimsel zincirler, “soylama”lar da vardır. Soylama –Yunus Emre dilince Zusağe’dir.  Efsane, léğende, veya aklın mitleştirici (romanda sıkça ğeçen “fictionnant” -dichterlich) işlevi…

 

[2] Söz konusu metin bu blok (selavy@blocspot) içinde yayınlanmış “TUZUN FENOMENOLOJİSİ : SALT & SALTIK” (27 Mayıs 2020) başlıklı kuramsal çözümlemedir. Bu not okunmadan, ("De la Crétoloğie" (f)ilmi soğuk bir kış ğünü sıcak bir kahvede -bkz. köpekli fotoğraf- kaydedilmiştir*), öncelikle o mutlaka okunmalıdır.

 Ve 25 mayısta da –iki ğün önce “Erreur scélé” (Mühürlenmiş Yanılğı –scélé, tuzlanmış, salé gibi okunur) yazılmıştır; ve açıp okumaya korkuyorum. Şüphesiz, Ece Ayhan**, ilk kez, Osmanlıdaki bu tahnitleme, sepileme mevzusunu “kültürel, siyasi” alana çekmiştir. Ben de “Ğıyabında, Yerineler’de (2004, ss. 229-230, not 8, "Sepicilik") kullanmış, geliştirmiştim. Sorun şu ki, 2020 mayısında ben kemik iliği nakli için bir hastane odasında elimde bir PC ile tecriddeyim. Ve 2019 sonbaharında yazdığım Ğevheri Tarihi”inde İbn-i Haldun’un Mukaddime’sinden gene dehşetle aldığım bir işkence sahnesinin tam ortasındayım. Nasıl hala teori yapabiliyorum?

"ŞİİR VE KADAVRA

1. Perşömen kâğıtlar okunduğunda, kıvrıktırlar; şiirin ve

2. kadavranın içi açılmamıştır, insan insanın hiç."

(**) (Ece Ayhan, Çok Eski Adıyladır, Adam, Eylül 1982, s. 56)

(*) Buğün 21 mayıs 2024. Samimi arkadaşım Osima'ya sosyal medyada ilk kez "şaka yollu" (merdiven altında teori -yani oğlunu- doğuran "ana" kisvesi altında), "kretolojiden" söz ettiğim şu 9 mayıs notu da anlambilğisel çembere dahil olsa ğerek: 

Seni Ukraynalı uzun boylu özel dadıların eline verip yuvamı yıkmak istemedim; gündüzleri Sübyan Mektebi yerine CKM'ye verdim, orada arka kapıda güvenliğin, garaj görevlilerinin, değnekcilerin elinde büyüdün; ben de Cadde'de sakin bi mekan bulup Kretoloji teorimi geliştirip sana baktım.

Hatta, "Tuzla"dan ve "baba"dan söz eden, hemen bir sonraki not da... Burada iki Annahmenun9 -yani "evlat edindirme"- topos'u var: "Sübyan Mektebi yerine", "...olma diye", "Tuzla'ya/yı/verdik"... "Baba'nın işlevi: "Kulturla tanıştırmak"...

Kapalı bir muhitte yetişip içine kapalı ve sıkılgan biri olma diye baban seni çevre muhitler ve tehlikeleri konusunda bilgilendirdi: Kulturla tanıştırdı, odana posterler asıp brifingler verdi; artık odanda cezalıydın. Tuvalet izni istemeliydin.Adam ol diye Tuzla-Piyade'ye verdik.

[3] Not içinde bir not daha (“écrin” –mücevher kutusu-  içinde):

Dehşet: horripilé

"Dehşete düşmek", dehşetle fark etmek... Tekrardan bulunca (hayalet –revenant- görmüş gibi) korkmak: Tremendum Dei veya Tremendum Mundi...

 

Bu mayıs 2024'de yaşanan diğer "dehşet anı" da antikacıda rastlanıp evde incelemeye tabi tutulan tablonun incelemesi sonucunda ortaya çıkan 7/ 5 aritmetiğinden duyulan dehşet; yani bunun 2009'daki romanım Heft Penç'i bana -kendime- açımlaması...

 

Son romana bu da –bu bile- (mü)dâhil olmuş ve açımlanmıştı :

 

“Même (gleich) et l'autre, les semblables en dissymétrie,

en rivaux et obéissant au plus fort, et en

se complotant (ou ayant l'obligeance de faire de concessions

en complicité forcée par quelque

jeu de suprématie feinte ou réelle,

dont les limites devient interchangeables et contaminées

dans l'espace du jeu d'échec) avec le plus faible et/ou doté du signe

(d'argent ou ayant des liaisons qui s'infiltrent à l'État,

dans un sorte de cabinet d'ombre, etc. -et je pense à un tableau

ottoman d'aire dite orientaliste; où deux protagonistes mâles

se dépeignent sur un divan, en jeu

d'échecs, juste au stade terminale ou conclusive,

d’une scène de Heft-Penc: Sept-Cinq) d'or, dont (donc) une cadre

dorée ou argentée, horripilé, ou en auréolé d’oripeaux, est prête,

en prestation, disponible en lignée

de sang et de probablement, de terroirs,

des tréteaux, en animal comptable et considérable :”

 

[4] Romandan alıntı:

 

"Se témoigner du signe sous lequel un affreux et aveugle partage a eu lieu, au bord de la

 

fleuve: d'où le sel est ramassé ; soldé, sale salé, to sell, sailing, saler. Voilà un objet d'échange

 

plus parlant que la monnaie inodore*, car salé, (momifié ; tahnitlenmiş) également. La monnaie

 

frappé est impériale, trop centraliste pour pouvoir être vérifiée dans son "nombre de

 

réceptions"** (Annahmenungen) et contrôlé constamment par les "rivaux", autres prétendants au noyau


de la souveraineté, seigneurs féodaux ... Régions. C'est toute l'histoire l'Europe en un pinceau de

selle."

 (*) Ce point a reçu une éclairage du côté des origines de l'alphabet phénicien, dans la vidéo d'hier, à partir de Lacan,"Encore", p. 36: "Le Monde a un petit problème -Éros et Ağapê", publié à mysteriques.bloğspot.com

 

(**) "Alımlamaların sayısı"na (4+1 ?) –Dürer’in « Büyülü Kare »sinde olduğu gibi-  artık hiç girmiyorum bile... Ki, o bu fazla uzayan –ve bağımsız bir roman kuramı makalesi olma yolundaki bu notun başlığını oluşturdu artık. Zaten romanın "Son Söz"ü (olmayan 13üncü bölüm; 12+1, l'Épilogue başlığı ile bu bloğta çoktan yayınlandı.

 

16.05.2024

Poste-Restante -Yasin Karaman -3 temmuz 2020

 Gönderen: yasin karaman 

 3 Temmuz 2020 Cuma 02:13

İlt: Khôra, Blog Yazılarınız, Kurban Kitabınız, Twitter Performansınız Vesaire

Sayın hocam, geçen yalnızca sanal-dijital bir tanışma anlamında Twitter'dan size bir soru sormuş ve çok kafa açıcı yanıtlar almıştım. "İstanbul Görüngübilim Çevresi" ile ilgili video-monolog-mırıldanmanızdan çok etkilendim (Nuh, kayıp dördüncü oğul, kartezyen ego-geminin engin ötekilikte yol alışı), ilgileneceğini düşündüğüm bazı arkadaşlarıma gönderdim, hiç yanılmamışım. Kurbansal Sunu kitabınızı yavaşça okuyorum-okuyabiliyorum -başka makalelerinizi ve çevirilerinizi de benim anca bu sıralar keşfettiğim "performanslarınızı" bilmeden okumuştum, onlardan da pek çok şey öğrenmiştim- yıllar önce yeniyetmeliğimde okumayı deneyip yarım bırakmıştım (2019'da DTCF'de Timaios ve Khôra üzerine bir doktora tezi sundum ama bunun yine de o emek-düşünce-yoğun kitabınızı bitirmeye yardımcı olup olmayacağından hâlâ emin değilim), blogunuzda (bloglarınızda) yazdıklarınızı okuyorum (Fransızca bilmediğim için Fransızca olanları Google translate'de İngilizceye çevirmeye çalışıp öyle anlamaya çalıştığım için beni affedin). Tüm bu gereksiz bilgilerden sonra size birkaç soru sormak istiyorum, umarım bu cüretkârlığımı bağışlarsınız:

1) Khôra Manastırı'nın adını şehrin dışında, kırsalda olmasından aldığı söylenip duruyor sıradan kamusal beyanlarda. Fakat Timaios'tan, diyelim pagan kültürden esinlenmiş olduğu sürekli vurgulanan Theodoros Methokides'in o manastırı Hz. Meryem'e ve elbette khôra'ya adayan bir manastıra dönüştürdüğü tezi hakkında ne düşünürsünüz?

2) Karaman-Konya ve Selçuklular'la ilgili yazılarınıza denk geldim. Selçuklular'ın Hazar imparatorluğu bakiyesi olduğuna dair (örneğin "Selçuk" isminin Salcık ve Musa (sudan gelen vs.) biçiminde yorumlanması) kimi "heretik" görüşler hakkında ne düşünürsünüz?

3) Hz. Fatma ve ekmageion ile ilgili kurduğum ilişkiyi sormuştunuz. Fatma'nın Eli için Hamse Eli de(yani Beş) dendiğini biliyorum. Ayrıca Pyhagorasçıların Afrodit'e beş sayısı verdiklerini de... Ayrıca sizin dört üzerine olan fikirlerinizi geçenki vesileyle biraz öğrendim, sağolun. Bu bağlantılar hakkında ve elbette (tezimde yazdığım) Symposium'daki göksel ve yersel Afrodit (Venüs) kısmı arasında kurduğum bağlantı sizce zorlama mı?

 (Galatyalılar'a Mektup'ta Aziz Pavlus'un Hacer ile Sara'yı karşılaştırdığı kısmı da birlikte ele almak kaydıyla... Ekmageion meselesini ise Menzilcilerin bir adeti üzerinden makale olarak yazmak istiyorum, bunu da geçerken not etmek istedim. Bununla ilgili söyleyebileceğiniz şeyler olursa çok memnun olurum. (Tezimde Popper'in Platon'un "geometri bilmeyen giremez" sözüne dair çok ilgimi çeken yorumu ve dairenin kareleştirilmesi ile ilgili öneri niteliğindeki çizimi (tezimde a. 124) hakkında ne düşünürsünüz, yani 2 ve 3'ün kareköklerinin toplamının pi sayısına en yakın değer olmasına ilişkin olgudan faydalanması hakkında?)

Aslında size danışmak, yazdıklarınızda örtülü geçen ifadelerin örtüsünü biraz aralamanızı, görünüşe getirmenizi dilediğim başka konular da var ama e-posta şimdiden tahammülfersa bir boyuta ulaştığından hem uzatmak hem de sizi daha fazla rahatsız etmek istemiyorum. Ekte tezimi göndermek istedim, şayet kimi kısımlarına göz atar ve fikrinizi-eleştirilerinizi belirtme lütfunda bulunursanız çok mutlu olurdum.

Vaktinizi aldığım için kusura bakmayın, kendinize iyi bakın, iyi çalışmalar.

Yasin Karaman

---
Hocam yeni açtım ve yenigördüm, özel mailimden zaman bulunca cevap vermeye çalışırım
Sevgiler
MB
---
Yasin, senin bu mailini şimdi pc'mi temizlerken yeniden 9ördüm. Yüreğim ağzıma 9eldi. Ben o tarihlerde cansız bir cesettim (mayıs 2020'de 20 9ün hastanede tecrit halinde kemik iliği oto-nakiller hayata yavaşca döndüm (koşup adak kurban kestim, hastanenin yakınındaki Cem evinde (Merdivenköy Mevlevihanesi idi 9ecen yüzyılda orası).
Mailine cevap vermeme,verememe nedenim buydu. Sorularından cevaplar fışkırıyor, benden daha uzman oldu9una kuşku yok bu konularda.
Şimdi ikinci kanserimin tedavisi de yola 9irdi diye 1 ayda fransızca bir roman yazdım, "İIn the eyes of Other"...
Her açıdan 9özümü yeni açtım. Emekli oldum; İstanbul'da yasıyorum. Bir ara buluşmak isterim. Ekim-Kasım 2019'da "9evheri Tarihi - Ahir Zamanlar" diye 15 9ünde roman yazmıştım. Senin bu mektubun umarım ona yeniden el atıp son haline 9etirmem için vesile olur, sen de katkınla romanımı okur belki keyif alırsın ilerde... Bunlar benim "marjda kalan" il9i alanlarımdı, akademik hayatıma 2016'dan sonra "Stollen -dérobé- Erudition" (érudition perdue) kitap tasarımımla 9irdi, yavaşça...


Mektubunu Selavy blo9 da yayınlamama izin ver.
M.B.

31 ocak 2019 -YL öğrencileriyle buluşma
(mumya 9ibi 9örünsem de zihinsel enerjim ve keyfim yerinde)
Şilan Kesler, Ece Tanışık; ben; Erden Tezbaşaran, ? foto: İskender Çelik


"Odetta Zırhlısı" -6 kasım 2019

 Canım Ody (Odette), 6 kasım 2019

2016'dan beri lymphe kanseri tedavisi oluyorum; bu nedenle annemin evindeki gençlik odamda kalıyorum. Sandıklarda gömülü resimler, yazılar, kitaplar beni 1982-1984 arası ilgi alanlarıma götürdü.

İbni Haldun olup "Ahir Zamanlar Tarihi" yazdım; üstelik resimli... Belki izin verirsen bu davetiye üstündeki senin kara mürekkep desenlerini de kullanacağım.

Umarım sen iyisindir, Thomas dan ne haber?  Sürrealizme devam mı?

Bu sene ders vermiyorum, emeklilik de yaklaştı...

Projelerimi gerçekleştireceğim sağlık bulursam.

Sevgiler

"Odetta Zırhlısı"

"Van, Yezidi Kilimi"

Merhaba sevgili M,


hASTALIGIN IçIN çOK ÛZÛldum. Geçmis i


EDEN de gogus kanseri geçirdi, çok zor oldu ama yasiyor, bin sukur, halen tedavide.


tabii benim hayatim degisti, nesem gitti.


Istanbula her yil gidiyordum, yazlari, bu yil humerus kemigim kirildi, bu kemikle ugrasiyorum,


Son gorustugumuzde, benle kizgindin, evden çekip gitmistin, dinler ustune kizismistik.


ben degismedim, laik feminist tarafim dahada gittikçe boyut aldi, tûm dinlere karsi dusuncelerimde.


tabii, daha birçok seye karsida, tabiiki ekonomik politik, herkezin bildigi.


kitabinin mevzusu kiyamet ama içindekiler sayet feministlere karsi, laiklere karsi ise, hiç yeri degildir kara murekkepli resimlerimin.


Yok oyle degildir, dersen, ok, zevkle derim.


Ben su anda turkçe siirler yazmaya devam ediyorum, yavas yavas fransizcaya çevirmeye basladim, sonrada ingilizceye istiyorum.


Thomas bu aksam belçikaya gidiyor, para problemleri var su ara


surrealizme devam ediyorum, bazi yazilarim o dergilerde çikiyorlar, bu arada 1 siirimi misirlı bir arkadas arapçaya çevirdi.


çok yeni , kahirede genç bir çocuk surrealizme açildi, biraz yardim ediyorum.


Projelerini muhakkakki gerçeklestireceksin.


meral asa ile çok iyi arkadasim , biliyorsun herhalde, ama 1 seneden çok haberlerini alamadim, son gordugumde adadaki evindeydim.


sevgiler


ody

5 kasım - 17 kasım 2019: "9örseller" ve "roman", artı "kuramı"...

 

5 kasım 2019

À iIşiltan

Merhaba Işıltan,

Yıllar önce Tacettin'in bana öylesine -bahis sen siz olunca- söylediği bir cümle ("petites phrases" de Proust gibi) ile başlamak istiyorum:
"İşte bazı insanlar hayatlarmıza giriyor, ve sonra çıkıp öylesine gidebiliyorlar demek"...

Yazma sebebim kanserimin son halini anlatmak değil;
sen ile özdeşleştirdiğim şu Karatani referansı...

Bir dizi grafik çizerek tamamlamak üzerine olduğum "Ahir Zamanlar Tarihi" adlı eserimde sıra onun grafiklerine geldi: Dört bölmeli kare (sol üst kutuda sürekli değişen bir item: X.

Bu tarz grafiklere ulaşmam için önereceğin siteler vb. var mı?

Ayrıca o zamanlar petit ami olduğun çocuğun da band dessiné yaptığını söylemiştin. Kitabım için illüstratör de gerekiyor, ama önemli olan estetik olarak kitaba uyan bir düzeyde resmeden bir "karşılaşma" olmalı bu. Zira  yayınevleri ücret ödemede zorluk içindeler genelde.

Bu arada sen fiilen ne iş yapıyorsun?

Sevgiler
À isiltan, 8 kasım 2019
Bunlar da "paint" app. ile sıfırdan pc de yaptıklarımdan bazıları.
Çizgi kalitesi çok düşük gibi bej olanın, pikselle kalite artırılabilir mi , geç mi kaldım, baştan mı ayarlamalıydım?

YAZI eklentileri de estetik olmayabilir ama çok zorlandım. ilk kez
 kalemsiz resim çiziyorum. o açıdan büyük başarı da kitap kalitesi için yazılar abartılı mı?

Da Vinci Levhası

Canaa'nın düğünü
8 nov. 2019 13:27
Bunlar da "paint" app. ile sıfırdan pc de yaptıklarımdan bazıları.
Çizgi kalitesi çok düşük gibi bej olanın, pikselle kalite artırılabilir mi, geç mi kaldım, baştan mı ayarlamalıydım?

YAZI eklentileri de estetik olmayabilir ama çok zorlandım. ilk kez
 kalemsiz resim çiziyorum. o açıdan büyük başarı da; kitap kalitesi için yazılar abartılı mı?

***
17 Kasım 2019
Merhaba,
Geç cevap verdiğim için özür dilerim. Teknik kısımlar için Tuğrul'dan yardım aldım. O nedenle aksama oldu. 

Öncelikle neon renkler çok güzel. 

İkinci emaildeki çizimlerin estetik açıdan güzel olduğunu söyledi. Ancak teknik sıkıntılar var sanırım. Çizimlerden bej olanın pikselle kalitesinin artırılamayacağını söylüyor Tuğrul. Çözünürlüğün büyütülüp yeniden çizilmesi gerekiyormuş. Çizimlerdeki yazıların okunaklı olabilmesi açısından desenin içine daha iyi yerleştirilmesinin uygun olabileceğini söylüyor. Sizin yaptığınız çizimlerin bir grafiker yardımıyla düzenlenmesi daha iyi sonuç verebilir. 

Sevgiler
Işıl
**
Le 17 nov. 2019 à 13:12, M.B.a écrit :
Evet bilgiler benim düşüncelerimi teyid ediyor.
Ben de eskiden yapıp sakladığım bazı desenlerimi pc de renklendirip kullanma yoluna gideceğim sanırım.
Ya da kendi halımı fotoğraflayacağım:)
Nedense bu neon renkleri beni cezbediyor...
Ne düşünürsün?
 
Merhaba Hocam,

Sizden haber almak çok güzel. Ben hala Eskişehir'de yaşıyorum ve Anadolu Üniversite'sinde çalışıyorum. Her şeyden koptuğum bir dönem yaşadım-yaşıyorum. Kalp krizi nedeniyle aniden babamı kaybettim. Hala kendime gelebilmiş değilim. Sizin de hep iyi olduğunuza, iyileşeceğinize inandım. Aksini düşünmek benim için imkansız.  

Biraz geç cevap vermek zorunda kaldım. Web sitesi ile ilgili grafiker arkadaşlara danıştım. Telif hakkı sorunu nedeniyle özgün bir kitapta kullanılacak hiç bir grafiksel öğenin ya da illüstrasyonun herhangi bir web sitesinden alınmaması gerektiğini söylediler. Telifi olmayan siteler de  sorun çıkarabiliyormuş (gizli telif vs. gibi nedenlerden). Bir kitapta yer alacak tüm öğelerin bir illüstratöre çizdirilmesinin uygun olacağını söylediler.

Tuğrul bir animatör. Eminim size yardım etmeyi çok isterdi ancak illüstrasyon başka bir alan. Çok sağlıklı olacağını zannetmiyorum. Aynı arkadaşlara tanıdıkları iyi bir illüstratör olup olmadığını sordum. İllüstrasyonda en önemli şeyin iletişim olduğunu, o nedenle yazarın ve illüstratörün aynı şehirde bulunması gerektiğini söylediler. Benim tanıdıklarım ise Eskişehir'de yaşıyor. Özellikle yayın evi belli olan kitap çalışmaları için yayın evinden destek alınabileceğini söylediler. Her yayın evi en azından bir grafiker çalıştırıyormuş. Yardımcı olabileciğim başka her hangi bir şey olursa lütfen bana haber verin.


Kitabınızı okumayı sabırsızlıkla bekliyorum..

Sevgiler
Işıltan
"Yezidi", "Altın Varak", "Yinyan-2" desenlerimi de 9öndermiştim, ama kayıplar...



2019'da, 21 Ekim ve 19 Kasım tarihleri arasında ne oldu?



Le lun. 21 oct. 2019 à 11:42, M.B. a écrit :

Sevgili Ertan, (kısıtlı imkanlarla yazdığım) sözünü ettiğim makaleyi gönderiyorum. Belki estetikle ilgili bir yerde değerlendirilebilir.


16 nov. 2019 23:04

À ertan,

Bu "Roman Kuramı"mı ("Roman ve Diyagram") geliştirdim, ve 15 günde "Gevherî Tarihi" diye bir tarihi roman yazdım. Başka yerde değil bu romana ek olarak yayımlama kararı aldım şimdilik. Daha uygun bir derleme kitap olursa, tartışma için yayınlanabilir. Ancak kolokyum sonucu seçilen metinler vb. olunca...


2019'da, 21 Ekim ve 19 Kasım tarihleri arasında ne oldu?

Gıyabında, yerineler...

 Merhaba Sevgili Ertan,

10 nisan'daki oturum için (Dar Kapı metaforuyle ilgili olarak) "Bataille'ın Hegel Okuması" metnimi ekte gönderiyorum. (14 mart 2018)

Not: Bildiğin üzere, 2 ocaktaki operasyonun sonucunda hazırlanacak patoloji raporumu bekliyordum, geçen hafta aldım. Gelecek hafta da, muhtemelen kemoterapi kürleri dizisi başlayacak. 21 gün arayla olacağından 10 nisan 2inci küre denk gelebilir. Şimdiden hazırladığım metni sana gönderip -bu süreçte- en azından metin kaybolmasın istedim. Geçen konuşmamız ardından yazmıştım, 1 ay aradan sonra da bugün düzelttim, vesile oldun, sağ ol. Ben gelemezsem uygun biri okur.

Görüşmek üzere...
M.B.




Ve "dar kapıda" geçen gergin  saatler... Gıyabında, yerineler...

15.05.2024

Fiction Autobiographique en tant que Work in Progress


Database/Ran le 14 mai 2024

14.05.2024

Dénégations et Aveux de la Chair

 <div style="position:relative;padding-bottom:56.25%;height:0;overflow:hidden;"> <iframe style="width:100%;height:100%;position:absolute;left:0px;top:0px;overflow:hidden" frameborder="0" type="text/html" src="https://www.dailymotion.com/embed/video/x8yh16g?autoplay=1" width="100%" height="100%" allowfullscreen title="Dailymotion Video Player" allow="autoplay"> </iframe> </div>

https://dai.ly/x8yh16g

Dénégations ("Verneinun" de la psychanalyse; İnkâr'ın İtirafları): ce titre vient d'un grand article de Jacques Derrida (sur la Théologie Négative), que j'avais traduit du français à la langue turque.

Comme dans la vidéo, il y trois bloques de lecture de ma poésie que j'appelle "Îles de Consécration-Vision" (le 22 avril 2024), écrite avec un français très élaboré, "précieux", hors du temps, anachronique, qui semble rien dire, même nier, dans une abondance de paroles (deux longues payes), dite par la bouche d'un soldat imaginaire (dont l'écran ne donne que, comme "sous-titre" quelques miettes de ce qui est prononcé, par écrit); mais qui finit quand-même, comme lapsus, par une "déclaration d'amour" à quatre ou à deux, assez imbriqué (imbroglio)...

Donc troisième paye de la poésie, ensuite, prend la défense, et fini par l'"avouer" en quelque façon, la chose en question. Et pour finir, le film sort de l'espace fictionnel, et l'auteur prend la parole, commence à restituer son chemin parcouru en cinéma (avec les images suggérant l'armée, ou un champ de bataille. Une discordance totale entre la bande sonore et les images sont donc assurée.

Database/Ran
les 12-13 mai 2024, fait à Istanbul

(Avec les images du début, qui datent d'avril 2020, "Dette, devoir, grâce", de trois jeunes immigrés, qui viennent de sortir de la guerre de leur pays, et rencontrés dans la rue; seule chose véridique qui donc, m'a poussé à cette fiction)

Inspiré "Les guerres de XXe Siècle", in Essais Hérétiques de Jan Patocka.

10.05.2024

De la "Crétologie" (Du Fond Insensible de la Sensibilité)


De la "Crétologie" (Du Fond Insensible de la Sensibilité)

Cet approche nous paraît tout à fait promettant pour penser le devenir (au-delà des concepts aristotéliciens de "la génération et de la corruption"), le kinèsis par lui-même, sans l'entéléchie (sa finalité ultime). 

En privilégiant les plissements et les de-plissements dans la perspective de l'évolution des organismes (dont les organes ne sont que des "solutions trouvées"), on peut aller dans le sens de multiplicité non numérique (délaissant les “monades” trop statiques, atomistes), 

essayer de penser qualitativement “les techniques de la nature”, dont on peut découvrir, dévoiler les "ruses" de tout un chacun (par eux-mêmes, et par les autres singularités, lignes virtuelles qui se développent ou s'enveloppent) 

à partir des "portions" (Abstattungen) qu’ils en projettent (sans ubiquité, mais partiellement, dans des "microclimats"), ou en découpent, comme des relais (pour des nouveaux commencements nodales, rhizomatiques, dont la fin, ou l'effet en relacerait des nouveaux), pour des nouvelles relèves (aufhebungen), et des relais pour des relevés (les projets qui se dessinent en exquise, virtuellement), 

selon les modes et les cadences (danse ou fête) différents, des rythmes variables et vivables, ou même extrêmes, invivable, sans supposer un espace-temps neutre, ni un télos ou eskhaton; en l’espace qui s’espace et le temps qui se tempore (se contracte) grâce à leurs activités: celle, justement de l'Anima qui n'a rien à voir avec l'âme. 

(via H. Bergson et G. Deleuze, plus J. Derrida -par son "économimesis" généralisé et non" finalisé)

voir la nouvelle version de cet enregistrement: "Naturschrifften aus Istanbul- II" -mai, 2024 

 

Database/Ran 1-1-2020

page actualisé le 10 mai 2024

8.05.2024

L'épilogue

 

L’épilogue

 7-8 mai 2024

Lettre à un.e ami.e français.e

(Brief für Augenbezeugung)

Chèr.e. ami.e,

I

J'espère que tu vas bien. Je voudrais te demander si tu auras la possibilité de faire la rédaction de mon roman (intitulé « Aux Yeux d'Autrui » ; et je cherche également (gleich) un traducteur pour la langue allemande, qui a une partie lié avec mon projet polyglotte; et ainsi (gleich), le traducteur anglais, dans le futur,  aura devant ses yeux ces deux langues –« les yeux de la langue » ; une place privilégiée et confortable, au lieu duquel  je m’aurai beaucoup plu de me voir être substitué, pour avoir enfin une vue d’ensemble, par un Tiers qui me surplomberait –c’est d’ailleurs le thème et le vœux du roman, certes expérimental et sans autre véritable  « sujet » que d’envier cette place au sommet triangulaire –chair vacante). Tels sont mes « vœux » : Ex-voto.

Dans notre époque, il y a plusieurs moyens d'assistance et de correcteurs de fautes, mais si tu t'y intéresses, ce que j'attendrais de toi, ce serait plutôt un simple avis esthétique.

Dans le roman, comme style, je suis délibérément artificiel, pédant, maniériste, rhétoriqueur, surréaliste, anachronique, suggestif, faussement confuse, c'est un peu "Bouvard et Pécuchet" à Flaubert, « Cosmologie » à Michel Leiris, etc. Finalement, il s'agit plutôt d'un poème-en-prose (je n'aime pas trop les romans standards, comme tu me connais).

Dans un mois, j'ai écrit 110 pages (je suis au "neuvième discourir », je pense à clore ma coffre à bijoux, cet écrin tombal, avec 12 chapitres en totale, douze étages sonores); en augmentant le volume, j'ai peur de perdre de la vitesse d’ironie, et de faire disparaître, du coup, mon style "bizarre", polyglotte qui fait du livre, en fait, mieux qu’un roman, un "objet de curiosité sonore", une "fête phonétique de bavardage, ou un cri retenu mais vain", (das Gerede ; flactus vocis pensif), « une pédanterie post-moderne allocutaire, qui ne décide de rien », « propre à mettre en scène au Palais du Chaillot », mais d'un style quand-même "épistolaire" et sombre -très XVIIIème, très Diderot, très Salon, très raisonné, très puérile, donc « très université américaine », sied aux départements de littérature comparée en langue française, comme langue « apprise » et non naturelle (« seconde nature »), et qui mérite et exige de très bons metteurs-en-scène, surtout des architectes sonores, soit pour les exercices scolaires, soit dans les cérémonies (de grandes pompes) de clôture des grands symposiums scientifiques… Des choses faisables, sans but lucratif, pour les bienfaiteurs et les autres.

Si je suis en bonne voie, dis-moi le, je peux augmenter le volume, et en faire un monument illisible mais à visiter, à se prosterner aux lisières, à aduler avant de lire, à rester à l’écart, devant sa « porte étroite », abroutis, hébété; mais il faut que j’économise de  « vie d’esprit », d’être économe dans mes dépenses ; car mon autre projet agonisant de "Wake" (La Veillé) s'attend en parallèle, aux sous-sols, aux soubassement, au tabernacle, sans devenir retable, dytiques ou triptyque…

D'ailleurs, ce sont mes vidéos sur YouTube, depuis 2016, qui ont accéléré ou propulsé cette rédaction imprévue: Un mouvement de débordement rétroactive (sans compter celui de radioactif –le mien, curatif), accompagné d’une ivresse mélancolique et carnavalesque, là où il n'y a pourtant que de la frustration et de l’enfermement « cavernesque » depuis millénaire.

Donc, imagines-tu, comme s’il s’agissait d’un "Décaméron" à Boccace, ou des "Milles-et-une Nuit", où Shéhérazade se volatilise en élément de parole écrite (ou dans une école talmudique, se subtilise un élève with-out sub-titles, info tombant, en plein milieu d’un haut rassemblement (Verslammung tant attendu dans le roman –avec ses effets d’écart et de différer) d’enseignement pour les déjà initie.es), à la merci de l’auteur et de son choix de dé-clore (ou décorer des médailles, des grandes effigies presqu’effacées, mais encore lisibles et reconnaissables) l’histoire, en la courbant, bifurquant, et en se culbutant soi-même, comme pour des soins (motifs) intensifs…

C’est du coup de théâtre, et épistolaire, donc facile à produire sur la scène en mettant un simple écran, comme accessoire, qui sépare (comme dans un cabinet de confession baroque, un « paravent » –dont la fonction n’est même, gleich, même révolue ou dévolue, que celle du Mur de Lamentation à Jérusalem, et qui, ici, ne fait que parler), au milieu de deux personnages de sexe opposé, mais comme d(i)e même, Gleiche.

D'ailleurs en langue turque, j'avais écrit un gros ouvrage poétique, inédit, et intitulé "Mille-et-un Nœuds (Knots), donc je me suis exercé, mais ce dont il faut s’absoudre ou apprendre à vivre-avec, c’est celui-ci maintenant.

II

Imagines-tu, ou le réalises-tu, que tu es, ou devient ce « Tiers », le premier et le plus privilégié des témoins, car, ne pouvant pas résister à une tentation imperceptible mais insinuante, je t’ai introduit ou initié  au « dixième discourir », et dans lequel, notre « Shéhérazade » qui  aurait eu suivi par  la voie contemporaine de « conférence à distance » le « neuvième » et le plus long « discourir » du conférencier (A), qui se trouvait à Dubaï, et recevait publiquement une étrange information concernant sa fille et son fiancé disparu dans un consulat à Istanbul, lui-aussi aurait été disparu au retour de Dubaï, car le « neuvième » est sa dernière apparition publique, sauf  le supplément par voie épistolaire à propos de sa propre conférence, comme un complément conclusif s’envoie et se publie en différé, alors qu’elle, Shéhérazade, écrit une dernière lettre d’une singularité à la fois très ou même trop normale, familière (formellement, une adéquation absolue à la forme et au concept de « lettre »), et étrange dans son contenu, car c’est une non-réponse, une non-réaction à ce longue propos d’A; disons-nous que nous avons, dès le début, l’habitude de ses non-réponses, et ce respectivement, mais elle nous révèle (comme dans l’enlèvement supposé d’élève talmudique) ses amies, ses connaissances de longues dates, donne les dernières nouvelles de son proche entourage, mais qui nous laisse perplexe sur sa véritable identité dans l’espace et du temps, car elle a l’air décalée, intempestive, un peu folle, soit; est-elle devenue plus folle qu’elle n’était ?est-ce que cette non-réponse pourrait être une réponse fictive ou décalé ?

En quoi connaissons-nous une non-réponse ? Au silence ? Elle est abondante a la parole, elle donne des détails, même non-nécessaire, elle est minutieuse ; elle veut nous convaincre ; mais sur quoi ? Quel est l’objet cette lettre ? Se faire connaître avec tout son entourage. Mais elle semble vivre et parler dans une Belle Époque, avant la Grande Guerre, entre deux guerres, avec un accent poussé de Montmartre. Les noms propres ou les pseudonymes de ces dames et des demoiselles, et d’un seul ripou, fictifs ou réels, que veut dire à nous, à A, et à moi ? Crois-moi, moi non plus je ne savais la réponse à ces questions (imparfait ; donc, j’ai des hypo-thèses qui s’insinuent, s’infiltrent ou se bloquent) jusqu’à relire ce que j’avais écrit en temps différé, décalé par la bouche de B, ses folles descriptions trop familiales (hésitation et oscillation voulue entre un « vous » et « tu » était maintenue tout au longue des correspondances); maintenant, chez moi, moi-aussi je suis comme l’un de ces pères, pas encore défunt, non pas momifié et mise en un sarcophage, en geôle, en tôle, coffre, en écrin, tonneau troué, mais juste un aîné, l’un des vôtres, dont « la vie d’esprit » affaiblie, et qui apprend en derniers ce qui se passe à la maison, sous mon propre Toit, sous le Toit, au faîte de mon architecture sonore à moi.

Qui es-tu Shéhérazade ? Es-tu Madame de Maintenant ou une Propriatrice (sous-tenancière du Tiers, comme témoin) (eigene, augen, Eigentum, Ereignis –« approriement »[1] of Last ou Lost God –dont nous sommes ex-approprié), qui maintient et supporte tant de dames (à licorne ou sans licorne ; le cerf ou le champ de chasse, etc.) et des filles (Coré), ou « une simple singularité quelconque », une « telle », un « tode ti », immontrable, subtilisée, volatilisée, comme Icare, au vol du père ?

Et quelle est la différence ou ta différence? Ou plus précisément, la différance qui te m’a révélée comme une confuse et composée révélation (le jour où j’ai commencé à écrire à toi seule, par une irrésistible propulsion interrogatoire), ou comme (gleich) dans le cas, non éludé encore, d’enlèvement d’élève talmudique ou invariablement coranique (dont il ne connaît –ne connaissait- pas les mystères ; il n’en connaîtra peut-être jamais) dont il fait –faisait- partie, sériellement –et c’est là, la question, de son objet d’étude, comme d’ailleurs, chacun de nous, séparément, devons-nous en faire partie sans même un rassemblement véritable sur un sol(len) qui serait promis ; comme ce qui se passe maintenant, du livre, (comme un passe-partout à commenter, et non seulement à nous le recommander à sec, de ce livre que je suis en train d’écrire et de lire, à relire surtout : comme un cas singulier d’Ereignis, qui devrait être toujours singulier), c’est-à-dire, sous le Toit, et la Loi du genre, du sexe, de la famille, incorporée ou introjectée…Comme un Tiers-exclus.

Et quelle était la différence ? Est-ce ça importe pour vous ? « Ça », l’intrigue ou le drame en question…Anschlag, par une faute de frappe fautive, et peut-être l’incorrigible.

Avec ma singulière sincérité…

 



[1] Comme on dit dans les traductions en français d’Ereignis (le mot et le concept allemand, au sens courant, voulant dire “événement”).

7.05.2024

L'IRRESTITUABLE -RESTITUTIONS


Philosophie à l'école buissonnière Communauté des Visionnaires
Description du contenu:
A la mémoire des martyres des exécutions sommaires (XVIIe siècle, au port de Scutari), une veillée... Où, durant les exécutions des déporté.es, semaine par semaine, de l'Anatolie -les insurgé.e.s de Celâli, jeunes et vieux, étaient exécutes après un procès sommaire, sans se soucier de leurs âges- ,la mer ensanglantée avait changé de couleur, les tortionnaires se sentirent à répondre aux contestations du peuple d'Istanbul (d'où la réponse sans ironie: "Comment va-t-on toujours des moyen âges/ d'âge moyen?" (relaté par le poète Ece Ayhan).
Et dans la dernière partie, on parle, à partir de M. Blanchot (L'instant de ma mort), de la possibilité de restituer l'irrestituable , du tort commis, et d'abord celui de "mauvaise éducation". La date de cette partie (avril 2020), fut mes instances -en hâte de se restituer- devant la proximité de la mort, qui n'a au fond rien à voir avec la fiction (with-out dead-fiction).
Comme j'allais "simplement" à acheter une "cousiné" pour les pandémies qui s'annoncent, dont on voit l'image. ("Amour du foyer", l'autre enregistrement de ce jour, postponed) Databas/Ran 2 avril 2020 - 2 mai 2024

Inhabitants around my Home (Ayrılık Çeşmesi)


Une visite guidée à travers Murs et Façades, actuels et passés de mon quartier et le ressouvenir des riverains vivants et disparus... Un quartier dont les "inhabitants" (ce mot en Anglais est remarquable) sont des "habitants" (en Français) les lieux: ils sont en fait des fantômes, dès lors dans des lieux devenus pour eux inhabitables... 

Il s'agit d'une "Fontaine des Séparations" (Ayrılık Çeşmesi, actuellement par bonheur, il y a une grande station d'échange de train et de métro, qui a gardé ce nom )... Elle fut historiquement le dernier arrêt (lieux de campement -autours de la Mosqué İbra(hi)mağa Camii & haziresi) avant d'aller à l'Orient (pour les Allemands du siècle dernier, le cible et la concrétisation de leur idéologie: "Drang nach Osten" (Avanti pour l'Orient!) -voir le poème d'Atilla İlhan, qui porte le titre allemand) soit pour ces guerres de conquête (Campagne de Bagdat, Revan, Çaldıran, etc.) soit pour ces pèlerinages à Mecque...

 Cette petite vidéo est dédié en fait à (la poésie de) Friedrich Schrader, un soldat Allemand de haute grade, qui a quitté le quartier le 5 Décembre 1918, après la grande défaite et la Versailles pour eux (fin de l'Alliance Germano-Ottoman): Inspirant et saisissant, son poème (traduit par Kerem Çalışkan). 

Plusieurs bâtiments dans ce quartier, précocement urbanisé d'Istanbul (Yeldeğirmeni), se sont construits pour loger les ingénieurs allemands qui travaillaient pour l’aménagement de la voie ferroviaire qui devait aller de HAÏDAR-PASHA jusqu'à Bagdat (Orient Express), mais les terres de "Khalif" était en train de changer de propriétaire: l’Angleterre, et le cheminement vers la construction d'un Etat d'Israël.

 (voir aussi "Cemetery of Commonwealt in Haïdarpasha", à l'alentour, sinon à travers mes autres films; cf. "Fontaine des Séparations" sur youtube) 

Ce poème épique et englobant la fin tragique de l'Empire, mérite surement une meilleurs création (un travail de mémoire, au sens de Paul Ricoeur, l'interprêt de Freud) artistique. Un grand film-épopée se fait attendre... 

P.S. On peut voir le bâtiment de l'école israélite (jaune) avant la restauration (qui cachait derrière ses larges murs, un grande écran de projection du film pour un cinéma d'été), actuellement devenu "Werkestaat" (İşlik -un lieu de culture)... 

(Page actualisée le 31 mars 2024) 

A lire: F. Schrader, ‘İstanbul’dan Ukrayna’ya Kaçış' – Tübingen 1919