Hiç’in Küllerinden Doğan
Zaferi
Phoenix’ten Moebius’a Varlık
Tarihi
Hep yeterince hazırlanmadığımız için çok kötü ve
altından kalkamayacağımız şeyler olacağı hissi / ile / yine her zaman olduğu
gibi bunu kendimizin göz göre göre ama belli belirsiz bir şuursuz şuurla
neticelerini pek de önemsemeden hazırladığımız için o şeyin geleceği hissi
Moebius'ta…
Dünyanın dönüyor olması fikri zaten kendi başına çok
saçmaydı, kaldı ki "yanıyor, külleri savruluyor, acısını içine akıtıyor,
içinde kor gibi bir acıyı saklıyor", vb. denmeliydi / duruyor ve felekler etrafında dönenip duruyor
fail akılla Cebrail nuru vasıtasıyla felaket hazırlıyor
Bir şeyin içinde hiçlik olması ne arızî, ne sonradan
gelen bozulmayla ne de gelecekteki bir tam oluşa nazaran değil de / o şeyin, varlığın
bizzat özüne ait olması, fıtratının hiçlik olması, hiçliği meydana getirmesi ve
hiçlikten -tek kaynağı olan, kendi ürettiği hiçten- varlık kazanması…
"Hiç" çözündü; madde-ışık, enerji
denklemleriyle gönendik, koca hiçin adı utangaçca kondu, defteri ezelden beri
yapılageldiği üzre dürüldü; sökün eden kitlelerin hiçliği yüzüne vurulmadı, hiçten
siyasi enerji, ölümden zafer icat edildi: insan unu toztoprak güç
istenci/ontolojisi/nde boğuldu.
Koca koca felsefeler olmasa;
bâri varlığı sevmedin sana hiç pilâvı yapalım, aşure, helva
hiçliği kutla, gönen onunla, özgürlüğünü tanıtla!
hiç'in hiç'e dokunmasındaki
dünyanın hiçliğinin eldiven gibi kendi hiçliğine
birebir uyumundaki, temas etmesindeki
dünyanın & et'inin Xiasme'ını ye!
Ancak hiç'in bedeli zaten kendisi; veya daha kötüsü: Varlık
Yanılsaması!
Maddenin enerjiye dönüşümü artık Lavosière'in
enerjinin sakınımı/ korunumu kanununa uymuyor, bir entropi, önlenemez bir enerji
kaybı var diyor Termodinamiğin yeni kanunu:
Hiç zaten hiç'ten yiyor. Peki nasıl koruyacağız?
Hiç'ten hiçbir şey kaybolmuyormuş gibi yapmaya ne
kadar devam edeceğiz?
Hiç'e göz yummadık: Süt için inek evcilleştirdik, yoğurt,
sepicilik, tunç ve burç -eylemsizlik/ savaş arabası-barut/ denizin dibini
boylayan kalyonlar, düşen zeppelin, uçaklar, uydular/ ırk muhafazkârlığı/ Son Tüketim
Tarihi!
Negentropi'yi (kaybı geri çevirmeyi) ortaya atan B. Stiegler
(=İlk İnsan) sanki şunu imâ ediyordu:
Artık Hiç'le masaya oturma, pazarlık vakti geldi!
Hiçi bizle savaşmaması için nasıl iknâ edebiliriz?
Vaktimiz o kadar az ki!
(Zaten zaman bu sıkışmış, telaş içinde olma, SÜREZ, yani
"varoluş")
İlk İnsan oysa bunu anladı: Hiç'in bir bedeli olmalı
ve aynı cinsten ödenmeli, yani Hiç'le... Hiçleyen hiçe hiç lâzım, daha çok hiç!
Kurban.
Ama diyalektiğe uygun (hukuka, kısâs'a uygun, homeostatik
bir adalet)... Kimi zaman ilk doğan erkek çocuklar, kimi zaman kız çocuklar. Negatife
nâzarlık… Bir nazâriyat!
Kimi yazmamayı seçti, kimi konuşmamayı, kimi de tercih
etmemeyi... Kimi telefonlara çıkmıyor. Bir gecede 400 bin gönüllü fedâi ahlâk, güç
ve öc istenciyle Beşinci kolon, Dördüncü Kuvvet, Üçüncü Güç (yasama, yürütme, twitter)
oldu; sanki her türlü kıyas, muhakeme, ilim, meşruiyet zeminini içselleştirmiş
ergin halk oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder