27.08.2015

ŞİİRİN DELİSİ


tevellüd nedir?

şiirindelisi: 1985

şiirindelisi: in misin cin misin?

değilim, insan-ûl mahlukattanım ya sen?

şiirindelisi: ben hayvanım düşünen cinsinden

Aristo’nun yalancısısın demek…

 

senin açılımın ne?

şiirindelisi: yok

şiirindelisi:  gerçek hayata zuhur etmiş haliyim

ibn Sina ve Rüşd’ü de geçtin demek…

 

Haricilerden misin?

şiirindelisi: yok

Çorlulu Medresesi’nde mi usta oldun?

hangi tedrisattansın?

rahlen nedir?

kıblen kimdir?

şiirindelisi: hepsinin cevabı beynim!

 

melekelerin kaç adettir? Sağda mı solda mıdır?

şiirindelisi: bilmem şu an gördün mü senin solunda

ilahlarını say bana

şiirindelisi: sen de sorularıma cevap ver ama

 

halifen kimdir?

süfyan mektebinden misin?

firavunu gördün mü?

şer'i hükmün nedir?

Gazzali'yi över misin döver misin?

şiirindelisi: firavunu (censored)

şiirindelisi:  Gazzali’yi de çölde bıraktım

kutup ayısına iş bırakmamışsın sen de be evladım!...

 

şiirindelisi: çabuk karar ver ve hemen eyleme geçme!

 

varoş varoş gezer misin mendil işine girer misin?

kolonya döker misin?

şiirindelisi: elim (censored) beynim (censored) gezerim, kolonya yerine esrar çekerim

Hallaç-ı gördün mü hiç rüyanda?

akl-i selime vardın mı bu dünyada?

eşşeğini nice bağlarsın Niğde’de?

 

Uzunköprü’yü geçtin mi? musalla taşına haced giderdin mi?

Vardar obasına hiç indin mi?

uzun uzun hiç load ettin mi?

şiirindelisi: Selim’i indirdim tepeden Vardar ovasına, bir baktım ki girmişim o tatlı (censored)

şiirindelisi:  geçmişim uzun köprüyü, inletmişim yine

 

Yavuz’u dize getirdin mi Bedrettin’i öldürttün mü?

çıbanınla bin yaşa Zigetvar katili Yusuf pasha!

kele merhem getirttin mi dul karıyı doyundun mu?

çeri'nin harçlığını kese kese verdin mi?

 

(Yavuz’u dize getirdin mi Bedrettin’i öldürttün mü?

çıbanınla bin yaşa Zigetvar katili Yusuf pasha!

kele merhem getirttin mi dul karıyı doyundun mu?

çeri'nin harçlığını kese kese verdin mi?)

 

sen hiç câr-u yekten deveye bindin mi?

üçleri gördün mü / yedilere selam verdin mi?

şiirindelisi: 3 kere ben ona 7 kere o bana

kına kına çiçeği yedün mü?

çeşmeden dolaşıp kuyuya indin mü?

şiirindelisi: çaydan geçtim çiçeği düşürdüm

şiirindelisi: ama kınalı (censored) çok güzel girdim

 

aşağu Hemşinli misin yukaru tükürsem bıyıklı Levend misün?

şiirindelisi: yok ben ortaçağdan Hayrullah

hiç mi rahle görüp destur deyü oturmadın tedrisata?

rahmetli anan Nigâr kalfa seni marangozdan mı peydahladı?

cümle arûzumda ne işin var be deyyus!

şol Kızılırmak’ta boğula!

Hemşin’e gömüle

Nigâr'in hatrına…

 

ötme bülbülüm ötme / yükseklerde gezme...

vak'ıa -ı hayırlardandır..

dengbej asıla!

26.08.2015

Her İnsan Ayettir


İbrahim Ali’ye Ali Ömer’e sorsun beni bakalım

dürüst değilim ben ya…

Yörük Zaza’ya Zaza sünnetsize sorsun beni

nasıl bilirdiniz diye?

ama hiçbiri cenazemde olmayacak…

ve şimdi sen çok fazla şey biliyorsun,

seni de yok etmem gerekecek

fakat sen kendi kendini de imha edebilirsin.

 

 

bir gün Zaza’yı misyonerler kapmıştı

İncil verdiler eline

ben ezbere bilirdim zaten

Tevrat’tan Sodom’u okudu bir akşam evde bana

LUT KAVMİNİ

özellikle bana

o ilk okul mezunu çocuk

ezbere bildiğim şeyler

o gece hıçkırıklarla dinledim ayetini

işte Zaza buydu

 

Ve onu gönderdim…

 

yok edilen kavim

dehşet

bilmemen dehşet verici gerçekten dostum

bilmek ayrı onu ruhunda bilmek farklı

benle konuşan kendine zor gelir, sana kolaylıklar dilerim

roman yazdım sana

anladın umarım

hepsi dürüst ve gerçek

ve hepsini kaybettim /

kaydettim aralarda…

 

son bir şey daha soracağım

peki Lut kavminin başına gelenleri biliyorsun,

fakat halen nasıl böyle bir şeye girişebiliyor insan

bu nasıl oluyor?

 

peki Zaza bana niye bu ayeti okudu?

ve onu neden gönderdim?

ben şarkı amaçlı okumuyorum Kuranı…

tamam inançlı birisisin,

eyvallah

 

"onu gönderdim" kelimesi ayettir

ben ayetim

o benim amelim

o benim ayetim

ben ayetim

 

bu gecelik bu kadar karapapak!

sen ayetsin tamam da şeytanın elinde oyuncak olmuşsun!

şeytansız bir tanrı fikri anlamsız

Tanrı’nın şeytana ihtiyacı yok

İblis ten başka şeytan var mıydı?

kovulana kadar…

 

alevinin tekinden bugün ağır tahrik aldım

 

her insan ayettir

okuyana…

 

mutlu musun hayatından?

mutlu ayet diye bir şey olmaz

müjde olur

 

peki memnun musun yaşantından?

benim lügatimde olanlar yazdıklarımdır

bu ayet bu kadardır.

 

ayet olan senin fiiliyatın değildir

onlar amelindir

amelim ayettir

değildir

ameldir.

20.08.2015

TARÎK’İN TAKASI


(AMENTÜ GEMİSİ)

GEMİCİ, GEMİ İNŞAA EDER

DENİZCİ, GEMİ KULLANIR, SEFERE ÇIKAR

SEN GİT FADİME’NE O TAKA SANA YETER DE ARTAR

SEN BANA YETMEZSİN…

 

SEN HİÇ AMENTÜ GEMİSİNE BİNDİN Mİ GEMİCİ?

NİCE VARLIK BİNDİ O GEMİYE, TELEF OLDU

YAZARLAR MUSALLA TAŞINA, BULUNSA NAAŞI              

“AMENTÜ GEMİSİNDE BOGİLDİ” DİYE…

 

ELİNDEN SANCAK MI İSKELE Mİ GELÜR DAYU?

BENUM TAKA SAĞLAM İDUR

TAKAMI FAZLA TAKA TUKALAMA

TARÎK’İM İLE FAZLA OYNAMA…

 

TIRNOVA VE ŞUMNU’DUR ASLIM

DENİZ YOKTUR ORALARDA…

DENİZ BURGAZ’DA VARNA’DADIR

ANNE ÇAMAŞIR KOKUSU VARSA NAAŞINDA

O BENİMDİR ANCAK ŞAFAĞA KADAR

İŞTE O BENİM MİLLETİMİN DİREĞİDİR BENİ ŞAHA KALDIRACAK…

 

ÂŞIK OLURDUM ONA SONSUZA KADAR

EĞER KAYIKLA ALMANYA’YA GİDECEM DİYE TUTTURMASAYDI

“EE GİDİVER ALMANYA’NA, BENİ TERK ET O ZAMAN” DEDİM AĞLAYARAK

BOK MU VAR ŞU ALMANYA’DA

BENİM HARİKA BİR VATANIM VAR, KALSAN YA!

 

DÜŞÜN NASIL SEVDİM O SORİYALIYI…

BEN DE VALİZİNİ BALKONDAN ATIVERDİM

(bana takasını veren adamın Cennette yeri hazırdır

İşte Soriyeli Tarîk de cennete, senin takanda

Ege denizinin dibini boylayarak gidecek)

 

 İŞSİZ KALSAM YA DA TARÎK GİBİ SORİYAMDAN GÖÇMEK ZORUNDA KALSAM

YA HAMAMCI YA DA BERBER OLURDUM

SORİYA’NIN NÛN HAMAMLARI MEŞHURDUR

MASAJI PEK SEVMEM DE İYİ TAKA YIKARIM

SANIRIM BEN SUDA VAFTİZ EDİLDİM 20 YAŞINDA

VE ŞAİR OLDUM!

 

BİR KADIN YIKAMIŞTI BENİ KUYU SUYUYLA, ÜÇLER MECLİSİ ÖNÜNDE

RAHMETLE ANALIM ÖLDÜYSE: ADI SİTARE

BEN SANA FAZLAYIM, SEN GİT FADİME’NE

BU SOĞUK SU ONUN RUHUNU ŞAD ETSİN

(âmin)

 

ADI SİTARE, AĞAOĞLU

VEKİL KIZI

ÖYLE UYDURUK AĞAOĞULLARINDAN DEĞİL BUNLAR…

 

TARÎK’İN TAKALARINI AÇTIM

TUKALARINA SU YUMDUM

EGE DENİZİNİN DİBİNDEN

HEM ACITTIM HEM ZEVK VERDİM

İKİ BAYRAK DİREĞİYLE TAKALAR HAVADA

VAFTİZDE KENDİNDEN GEÇMİŞ (“YAPMA ABİ”)

 

HAS DİLİM MERMİ GİBİDİR SAPLANIR

HANGİ VARLIK BUNA DAYANIR?

AMA ÇOK ACI BAKTI SURATIMA ERTESİ GÜN

MAHŞERDE “GÜNAHINA MI GİRDİM ŞAİRİN?”

GÖZLERİMİN İÇİNE ŞAİR GİBİ DİMDİK BAKTI

EGE DENİZİNİN DİBİNDEN…

 

İşte bugün GÜNLERDEN ŞEVVAL AYI

senin adın nedir?

SEMİH İDİR

İDRİS İDİR

O ZAMAN ŞEVVAL İDİR!

 

Buhuristan


400 yılda bir olur bu olay

yıldızlar dizilince sıra sıra

çamaşır mı yıkıyorlar sandın

 

çamurlara büründüm gezdim sokaklarda 15 gün çıplak

ay karanlık gece yoğundu dualara büründüm

bir çay tarlasında buldum kendimi

bir derenin bağrına yattım uyudum

 

akıyor bu tütsü bu konsol son durağım

sonra sadece bataklık ve gece

bu son geceyi sana armağan ediyorum…

 

(yazlık sinemaları kapattım sarı ışıkları söndürttüm

eski laleler söyledim sana)

 

Buhuristan olacak bu son şiirimin adı…

 

yık  köprüleri

zaten geçen yok

ağlamak kirpiklerin ameli

 

17.08.2015

MECUSÎ TAKVA


 İran’ın Yazd kentinde bir Yezidi kızına kaptırdım gönlümü,

 saçları örülü.

Asithane’de doldurdum çilemi,

gidip Ganj'da yıkanasım var.

Hindistan’ın büyük Babür İmparator ailesindenim,

aslen İran Zerdüşt’üyüm, Türküm.

Mecusi bir kız bulup soyumuzu devam ettirmek isterim.

 

Ama önce hayır hassenata vermelisin kendini buzağı yağı avcısı Hassena,

sonra da buzağı yağı ile ateşte recm edilmelisin.

Himalayalar’daki lamanın karnının yağını süreceğim karnına Hassena,

Necm ile busende recm olacağız.

 

Oralarda Mecusi kızı var mı? Yezidi kızı var mi? Kıldani kızı var mı?

Sorani kızı var mıdır?

Olmadı, sorana bir Zaza el Gundi var mı?

Karapapak oğlanı, olmadı, Terekeme var mı?

Başi-Bazı yapacağız sarı Oğuz’dan Ateşgâhımızda…

 

Oğuz sarı oğuz var mı, ama Yörük olacak

Yağız kara yağız var mı? Benim olacak

Karapapak var mı? Terekeme var mı?

 

17.08.2015

9.08.2015

HAZARA'NIN TÜRKÜSÜ


-“30 000 göçmen geldi komtanım: kesek mi alak mi?”

-“neremize sokacaz leyn onları?”

-“trene bindir az dolaştır. Estambul’dan habar bekle”

soykırım gerçektir sen sanal

6-7 eylül gecesini yaşadım ben

buban Sivas’tan Estambul’a gelip kapıcı olmadan önce…

 

“... aynı karanlık da örtse üstümüzü,

herkes kendi gecesinden seyrediyor

bir başka gökyüzünü... "

 

bir güzel vardı Ağrı dağı ardında…

 

(yararsız otların tohumu çok olurmuş)

 

pembe elbisesiyle dolaşırdı Erivan sarayında

Van’a inerdi gümüş balıklarla sohbet ederdi

ahlat ağacı altında uzanır ah ederdi

elbisesini kaftanını çıkarır mürebbiyesine gördüğü riyaları anlatırdı

rüya mi riya mı?

hep beyaz efendi atıyla subaşına gelirdi o uyurken gölgede mi bilinmez

Kaf dağının ardından aniden belirirdi öğle uykusunda

bir rüzgâr gibi etekleri açılır, sular ayaklarını derede yıkardı

Hazara dillerinde sayıklardı

acep bu benim efendim mi diye

3 ay sürdü bu rüyalar

 

15 yaşına varınca bubası sarayda bir davet düzenledi

Rum tekfuru, Ermeni beyi, Türk boylarından temsilciler geldi saraya

o zamanlar Naz adında hafif meşrep bir Soriyalı dansöz vardı, o da ücretle çağrıldı

Naz her zamanki marifetlerini gösterip tekfurun koynuna girdi

Kürd beyi dengbejleri çağırdı

 

Naz’ı kovdu saraydan

dengbejler sazı aldı eline

dengbej Süleyman’dan beri bütün ayetleri okudu yorumladı

kral ağlamaya başladı

sarayda matem yemeği yendi, ışıklar söndürüldü

kale duvarında gece alametler belirdi

kralın tertemiz sıvattığı duvarlarda bir el geziyordu

bir gölge dolaşıyordu Danyal’ın bahçasında

dans şarap fuhuş ve ayetler bitmiş, gece çökmüştü

Hazara balkona çıktı etraf sessizdi

Dicle’nin doğduğu yerdeyim dedi, bana tufan bir şey yapmaz, gene deremde yıkanır uyurum, bakir kalacam dedi

 

derken bir sincap giriverdi odasına kız fark etmeden

kız da yorgun yatağına uzandı

sincap cevizleri kırdı yedi

sincap arsızlıklarını yaptı çıktı

sonra bir sansar ziyaret etti zavallı Hazara’nın odasını

yorgandaki pamukları yedi o da gitti

sonra bir Habeş zürafası geldi odaya balkondan başını uzattı, yorganın kalanını yedi

Hazara sabaha uyandığında ne giyeceğini düşünüyordu

odasında zambaklar açmış maymunlar muz yiyerek dans ediyordu

 

derken yabancı bir dinin imamı bir sabah selası okudu

kız doğru dürüst Arapça bilmiyordu, Türk kızıydı sadece şan şöhret savaşa değer verirdi

çağırın bu Arabı, niye çığırır sabah sabah dedi

imamı getirdiler önüne diz çöktürdüler

söyle dedi imama sen in misin cin mi müneccim mi?

imam haşa dedi

rüyamı yorumla dedi Hazara imama

rüyamda 6 başlı yılan gördüm, ailemin tüm fertlerini soktu dedi

imam önce düşündü; bu zındığa ne cevap vermeli diye

imam “ben de sana kendi rüyamı anlatayım. neden sabah sabah böyle çığırdığımı anlarsın” dedi

“çığırdım, çünkü ayni yılan dün gece bana da göründü”

Hazara mürebbiyeleri çıkardı odadan

 imama rahat ol anlat dedi

lakin imam Hazarca bilmiyordu, rüyasını tatbiki olarak anlatmak istedi

kız da izin verdi

kız durumun farkına varınca şöyle dedi: sabah sabah neden bu kadar anırdığını şimdi daha iyi anlayabiliyorum

imam da utandı gitti

Hazara hamamda yıkandı, ve gündüz giyeceği elbiseyi hesapladı

 

3 terzi geldi odaya

ten terzisi

tin terzisi

kan terzisi

3 şeytan idiler bunlar

doktor siyasetçi fettan

fettanla doktor kapıştı

siyasetçi hukukçu oldu başaramadı

 

Arap şeyhi de kervanıyla yetişti son anda

bir tek Kürd beyi ve oğulları davetli değildi

Naz hepsinin gönlünü hoşbeş etmiş ve parasını alıp gitmişti

Kürd beyi saraya yaklaştı haberci gönderdi

 

 3 kürd aşireti o gün Bozok boyuna katildi

dinleri değişmedi

Türklerin de dini yoktu

Türk olmaktan mutsuz olanlara küçük teselli hikâyeleri anlatmak lazım

“Türk olmaktan mutsuz olanlara küçük teselli hikâyeleri anlatmak lazım…”

 

9.8.2015

6.08.2015

buŞehirdeAşkYok


dağ dağa aşık maşuka küsmüş

ümit ömür abinin elinden kısa çöpü çekti

kısa çöpü çeken bu aşktan gider

‘gene sevdalar tükendi

yalnızım nöbetlerde’

kafiyeli aşklar sana haram

her aşk yeni bir dille başlar

bu aşkın her yanı kül

uğurlar olsuna gel bize!

 

Aşkımın yekûnusun sen

Hayatta hiç boş yer kalmamış

(Hiç boş yer kalmamış hayatta)

Ben konuşunca sana rubab olmak düşer ey Dil!

(Sana dil rubab olmak düşer /ben konuşunca Yâr!)

İmece usulü aşk(lar)…

 

25.07.2015

PİLSİZ BEBEK


Püldür püldür eser şimdi Pülümür yaylası

Samsun’da Havza

Pamir yaylası

Ladik var mı Ladik?

Zaten burası kurbağasız dere

Üst katımız aile salonu

Alt katımız pide fırını

Lağımda fare, sobada da yarasa var

 

Geyşa var Japon işi kokarca salatası suşi var

Artı onsekiz eksi oniki Erzurum işi var

Varlık vergisi var, Allah vergisi var

Kobrası var anakondası var, solucanı yok

Soluncan mı?

Peki nereye solucan?

Makinisti var treni yok garı var

Keşke bir fantezim olsaydı

Karışık tost yapardık ama o da yok

 

Kore malı bir şehidim ben

Alt geçitlerde satılırım ve

Hep aynı dansı yaparım

Sesim Seul’den, tabancam alt geçitten atarım

Meraklısına fal, tombala bakarım

Hep oynarım

Hiç üşümem hiç terlemem

Az gaz yağı yakarım

Benim ‘anne’ diyen çeşidim de var

Hep pederastlarla yatar kalkarım…

 

Bu arada hala bekârım

Erkekleri elimde tutamam: sakarım
 

29.07.2015


 

2.08.2015

ÖLÜM ADLI BİGA KARA BİGA


sıcaktan resmen osuruyorum KKTD halkı gibi tembelleştik

Hava gazi bol güneş.

1 kere Maras’ta geneleve gittim idi

bütün askerler karı görünce osuruyor yaaa

sanki kendileri sikilecek

 

ensle 1 gece tango yapmıştım Marakesh’de

baygın bakışlı bir çocuktu

çelimsiz ama uzun boyluydu

hüzün dolu bakışlarıyla

kıvrak dans edebiliyordu

 

sonra Tanca limanına vardık

Marakesh yanıyordu

Tanca da bi otele yerleştik

Biga pasaportumuz vardı üzerimizde

kara Biga ile alakamız yoktur dedik

sonra ailesinin evine gittik

dar sokaklar, fakirlik ve terörist çocukları sevdik

sonra birden sokakta tomalar baş gösterdi

arka yola kaçtık

annesi bizi balkondan içeri çağırdı

(maderi bizi taraçadan alkışladı)

paderi de avluda leğenle su taşıdı

bici bici yaptık

beyaz çarşaflı tahta odaya yatmaya gittik

pencereden ışık sızıyordu
(pencereden işid sızıyordu)

Mohammad uzanmış Mustapha nöbetteydi

Haled geldi Kalesh

nöbete durdu

45 Fahrenheit’da  uyuyamadım

leğene girdim. su ısınmıştı

dama çıktım. terörist vardı

memelerimi sildim Isparta suyuyla. Mustafpa ateşlendi

Haled geldi boş kovanları topladı

Cafer de bezleri…

 

Caneyy den habar yok idi

Endişeliniyorduk

komandante esirdi

radyoyu dinliyor iduk

orta ütücü Yozgatlı 1 cocuk bulduk

peştamal heybe verdik

heybesine hurma badem kuru üzüm koy idik

Trablusgarp ve Şam üzerine yürü. Yozgat’a varırsın dedük

beyaz Türk oğlanı bi daha göremedük

silahlar gece boyu dinmedi

leğende az suyumuz kalmış idi

lağıma gittik

dereden boklu su aldık

çarşafa sardık : damıttık

içine amerikaan Klorürü attık

tanca da 1 gece kaçırıldım. burada mutluyum. elçiliğe zeval gelmesin. beni sormayın. aramayın

biga da biga kara da biga koca biga

çan da çan çan çal ezan oku çanda çan çal ezana

da çan çan çal ezan oku çanda çan çal ezana

 

                                                                                                                                     2 Ağustos 2015

 

 

17.01.2015

Théâtre à la Française !


« Tais-toi ! Je vais faire maintenant ma liberté d’expression… »

Théâtre à la Française !

 

« Si vous le permettez, je vais faire brièvement l'historique
de la situation quelle qu'elle soit !
Il y a quelque mois, souvenez-vous, la situation,
pour n'être pas pire que celle d'aujourd'hui,
n'en était pas meilleur non plus !
Déja, nous allions vers la catastrophe et nous le savions...
Nous en étions conscient !

Car il ne faudrait pas croire que les responsables d'hier étaient plus ignorants de la situation que ne le sont ceux d'aujourd'hui !

Oui ! La catastrophe, nous le pension, était pour demain !
C'est-à dire qu'en fait elle devrait être pour aujourd'hui!
Si mes calculs sont justes !
Or, que voyons-nous aujourd'hui ?
Quelle est toujours pour demain !


Alors, je vous pose la question, mesdames et messieurs:
Est-ce en remettant toujours au lendemain la catastrophe
que nous pourrions faire le jour même que nous l'éviteront ?
D'ailleurs, je vous signale entre parenthèses que
si le gouvernement actuel n'est pas capable d'assurer la catastrophe
il est possible que l'opposition s'en empare ! »


un extrait de Raymond Devos : « Parler pour ne rien dire »

*

 

-Toujours le même fichu débat entre la liberté d'expression et la répression contre celui qui l'utilise. Le Tribunal du peuple a jugé, ce qui fait que certains vont hurler à l’injustice pour des mots et les autres applaudiront à la juste liberté pour ces mêmes mots. En fait on n’est pas sorti de théâtre français !

-Quel beau pays la France ! Je comprends pourquoi tout les miséreux et malheureux du monde veulent y venir, il n’y a que ceux qui y vivent pour trouver qu’elle est raciste, injuste, discriminatoire et islamophobe.

-Dans quelques temps (combien ?) nous serons peut-être mûrs pour que toutes (je dis bien toutes) les expressions s'expriment ! Qu'il y ait incitation à l'amour ou à la haine... Surtout sortir du sens unique ! (Mais dans quel sens ?) Essayons de voir l'ensemble des drames humains... Dieudonné, à sa façon essaie de rétablir un "certain" équilibre (même si je ne l'approuve pas forcément !)

-Tu penses bien que s'il y avait le moindre pet de travers sur scène ou la moindre vanne susceptible d'être pénalement condamnable, la France entière serait au courant dans l'heure qui suit, avec le paquet d'huissiers et d'amis-qui-lui-veulent-du-bien qui tournent autour de sa carcasse depuis 10 ans 7j/7…

-Moi je comprends qu'au retour de la marche Dieudonné s'est senti « Charlie » dans le sens où il était en communion avec la France, les victimes et le journal mais qu'en même temps les média, Valls et le gouvernement le présentant systématiquement comme « la bête immonde », il se sentait perçu comme un terroriste, un « Coulibaly ».

-C'est un peu Orwellien tout ça... Des ministres, des "philosophes", des journalistes prétendent démontrer qu'il y a de « l’apologie du terrorisme » quand les Français n’y voient qu'un tweet et une attitude qui n'est en rien différente de celle de ce « Charlie Hebdo »: taper par l'humour !

Et c'est tout.


(Tous ces extraits appartiennent aux internautes de La Libération, du 15-16 janvier 2015)

1.01.2015

SUFLÎ


evet gelecek sizden ufak kara bücükler bekler

hadi gayret edin

hastaneleri doldurun

mezarlıkları alt üst eder yeni mezar açarız

 

palandökende bi kere kazurat donmasından hastanede yatmıştım

kaymakam ziyaretime geldi kaymaklı lokum getirdiydi

lağımcı sınıfından birini çağır eve

lağmancı mektebinden mi getirsem

atık suyun hangi dereye bağlanıyor?

 

koca elin den kaçıp da geldim istambol oteline

edep abidesi seçildim

gazeteciler seçmiş ayy ben ne yapayım makus talih

 

firmam kapandı fermuarımı açtırma

kapüşonum büzüldü şemsiyem parçalandı ne talihsiz kızım ben istambolda

acep lodosa mı poyraza mı gitsem bu gece kuzey de çağırdı :)

etilerde trenden inerken eteğim açıldı

 

kurdeşen döktüm kurnalara jurnallendim yalamuk oldum kabak çiçeği dolması yaptım kulağıma kar suyu kaçtı ibooo

 

haleti selayise döneminde 4 çeker arabam dört atım ve dört muhafızım telef oldu

rintintin oldum

birdim çok oldum. ok oldum . ..dum dum dum

rical makamından söyleyeceğim pu keceee

papazın bahcasında fener alayı tüzenledik

 

kalpaklı kızlar yürüyor

yassaqli kumbaracılar

selamiiiii kömür getir eve

new york da 5 minare

 

tuti mucize ye inananlar

biz ne dedik ‘kefenimiz ayakkabı kutumuzda’ dedik . biz böyleyiz. 5 ocakta sinemalarda

cubbeli bize maneviyat şırınga et: yeni mal geldiyse

cüppeli gene pekleriz pazara ayine gel

 

hocam mahallede istinat duvarı çöktü kardan: bu neyin alameti farikasıdır?

evet ermenekliyiz hepimiz

konya’da cok ermenekli var

 

perwari derdim wari q

neler aldınız?

Edep abidesi seçildim:  incil aldım

Edep abidesi seçildim: hoşaf aldım

Edep abidesi seçildim: ders aldım

Edep abidesi seçildim: banana ne aldın

 

 

oy edirne’de kar yağıyor. istambola da suyu ulaşıyor anca yaa

istambol sokaklarında üstünde kar olan tek araba edirne plakalı: çocuklar peşinden koşuyor

 

şadiye gelinlik modelleri ile defilemize hoş geldiniz

takur tukur zayıf gelin moda 2015 organize sanayi sunar

akapa modelli saatli damat çorabı kesesi biti yoğurt çeşitlerimiz geldi

sufli işlemeli başörtülerimiz seccade ve perde yorgan pike işleri bizden sorulur

 

organze işler bunlar bacım

yorgan yatak altı havlusu friz bee çomak geldi

gregoryen takvimi geldi!

it halisi dokuma itin döşeği karyolası itin biti geldi hanımlar

sumak var pusat var al sat var

 

kelaynak çorbası züğürt tesellisi ikram bol beyler

cariye var gelin var halı dokuma tezgahı var

kerimem de keza...

 

qayseri malı nohut sucuk karamel pekmez odun soba da bulunur

 

1 0cak 2015