9.08.2015

HAZARA'NIN TÜRKÜSÜ


-“30 000 göçmen geldi komtanım: kesek mi alak mi?”

-“neremize sokacaz leyn onları?”

-“trene bindir az dolaştır. Estambul’dan habar bekle”

soykırım gerçektir sen sanal

6-7 eylül gecesini yaşadım ben

buban Sivas’tan Estambul’a gelip kapıcı olmadan önce…

 

“... aynı karanlık da örtse üstümüzü,

herkes kendi gecesinden seyrediyor

bir başka gökyüzünü... "

 

bir güzel vardı Ağrı dağı ardında…

 

(yararsız otların tohumu çok olurmuş)

 

pembe elbisesiyle dolaşırdı Erivan sarayında

Van’a inerdi gümüş balıklarla sohbet ederdi

ahlat ağacı altında uzanır ah ederdi

elbisesini kaftanını çıkarır mürebbiyesine gördüğü riyaları anlatırdı

rüya mi riya mı?

hep beyaz efendi atıyla subaşına gelirdi o uyurken gölgede mi bilinmez

Kaf dağının ardından aniden belirirdi öğle uykusunda

bir rüzgâr gibi etekleri açılır, sular ayaklarını derede yıkardı

Hazara dillerinde sayıklardı

acep bu benim efendim mi diye

3 ay sürdü bu rüyalar

 

15 yaşına varınca bubası sarayda bir davet düzenledi

Rum tekfuru, Ermeni beyi, Türk boylarından temsilciler geldi saraya

o zamanlar Naz adında hafif meşrep bir Soriyalı dansöz vardı, o da ücretle çağrıldı

Naz her zamanki marifetlerini gösterip tekfurun koynuna girdi

Kürd beyi dengbejleri çağırdı

 

Naz’ı kovdu saraydan

dengbejler sazı aldı eline

dengbej Süleyman’dan beri bütün ayetleri okudu yorumladı

kral ağlamaya başladı

sarayda matem yemeği yendi, ışıklar söndürüldü

kale duvarında gece alametler belirdi

kralın tertemiz sıvattığı duvarlarda bir el geziyordu

bir gölge dolaşıyordu Danyal’ın bahçasında

dans şarap fuhuş ve ayetler bitmiş, gece çökmüştü

Hazara balkona çıktı etraf sessizdi

Dicle’nin doğduğu yerdeyim dedi, bana tufan bir şey yapmaz, gene deremde yıkanır uyurum, bakir kalacam dedi

 

derken bir sincap giriverdi odasına kız fark etmeden

kız da yorgun yatağına uzandı

sincap cevizleri kırdı yedi

sincap arsızlıklarını yaptı çıktı

sonra bir sansar ziyaret etti zavallı Hazara’nın odasını

yorgandaki pamukları yedi o da gitti

sonra bir Habeş zürafası geldi odaya balkondan başını uzattı, yorganın kalanını yedi

Hazara sabaha uyandığında ne giyeceğini düşünüyordu

odasında zambaklar açmış maymunlar muz yiyerek dans ediyordu

 

derken yabancı bir dinin imamı bir sabah selası okudu

kız doğru dürüst Arapça bilmiyordu, Türk kızıydı sadece şan şöhret savaşa değer verirdi

çağırın bu Arabı, niye çığırır sabah sabah dedi

imamı getirdiler önüne diz çöktürdüler

söyle dedi imama sen in misin cin mi müneccim mi?

imam haşa dedi

rüyamı yorumla dedi Hazara imama

rüyamda 6 başlı yılan gördüm, ailemin tüm fertlerini soktu dedi

imam önce düşündü; bu zındığa ne cevap vermeli diye

imam “ben de sana kendi rüyamı anlatayım. neden sabah sabah böyle çığırdığımı anlarsın” dedi

“çığırdım, çünkü ayni yılan dün gece bana da göründü”

Hazara mürebbiyeleri çıkardı odadan

 imama rahat ol anlat dedi

lakin imam Hazarca bilmiyordu, rüyasını tatbiki olarak anlatmak istedi

kız da izin verdi

kız durumun farkına varınca şöyle dedi: sabah sabah neden bu kadar anırdığını şimdi daha iyi anlayabiliyorum

imam da utandı gitti

Hazara hamamda yıkandı, ve gündüz giyeceği elbiseyi hesapladı

 

3 terzi geldi odaya

ten terzisi

tin terzisi

kan terzisi

3 şeytan idiler bunlar

doktor siyasetçi fettan

fettanla doktor kapıştı

siyasetçi hukukçu oldu başaramadı

 

Arap şeyhi de kervanıyla yetişti son anda

bir tek Kürd beyi ve oğulları davetli değildi

Naz hepsinin gönlünü hoşbeş etmiş ve parasını alıp gitmişti

Kürd beyi saraya yaklaştı haberci gönderdi

 

 3 kürd aşireti o gün Bozok boyuna katildi

dinleri değişmedi

Türklerin de dini yoktu

Türk olmaktan mutsuz olanlara küçük teselli hikâyeleri anlatmak lazım

“Türk olmaktan mutsuz olanlara küçük teselli hikâyeleri anlatmak lazım…”

 

9.8.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder