8.10.2012

Gene Komnenos ve Karamanlılar...

İznik’e hakim Süleyman Şah, 1086 yılında Bizans İmparatoru Aleksios Komneneos (Komnenos ailesi-Kastamon) ile saldırmazlık anlaşması imzalamıştır.


1086’da İznik’ten çok uzakta, Halep şehri yakınlarında -Aynü Seylem- Selçuklu Türkleri ile yaptığı savaşı kaybetmiş, bu mağlubiyeti gururuna yediremeyip intihar etmiştir.

Osmanlı Tarihçileri (Aşıkpaşazade, Nesri), Süleyman Şah’ın Ertuğrul Gazi’nin babası olduğunu savunurlar, Osmanlı’yı Selçuklunun bir devamıymış gibi göstermek istemişlerdir. Ayrıca Süleyman Şah’ın düşmanla savaştan dönerken boğulduğunu, bu sebeple “gazi“ unvanını hak ettiğini düşünmüşlerdir. Oysa ki, Süleyman Şah, Türk kardeşlerine karşı silah doğrultmakla, ne İslami ne de milli davranmıştır. Büyük Selçukluların emrindeyken devletine ihanet etmiştir…

1097 yılında Bizanslılar, Haçlı ordularını Bizans adına İznik’i almaları için görevlendirmişti. Onlara öncü kuvvet olarak Rum-Türk melezi olan, hem Rumca hem de Türkçe konuşabilen Türkopoli (Türkoğlu) birliklerini vermişti. Halkla her iki dilde anlaşabilen Türkopoliler, şehri Bizans adına almışlardır. Şehirde katliam yapılmasını önlemişlerdir.

1097 yılından sonra, Selçuklu Türkleri’nin başkenti olan Konya’nın, Türkler tarafından kesin ne zaman alındığı bilinmez. 1071,1075 yılları öncesi tahmin edilmektedir.

“Anadolu Selçukluları“ ismi de sonradan uydurmadır. Anadolu’da kurulan Selçuklu Türk Devleti’nin ismi, Diyar-i Rum Sultanlığıdır. O dönemdeki ismi; Roma Selçuklu Sultanlığı, Mülük-i Selcukiyye-i Rumiye’dir. Bu ismin tam anlamı, Selçuklu Roma devletidir. İlk Osmanlı tarihçileri Rum yerine, Anadolu ifadesini Selçuklular için kullanmamışlardır.(Nesri, Aşık Paşazade) Bu devletin resmi dili farsçadır.

Bizans devlet kademelerinin yüksek mevkilerinde özellikle Aksoukh ailesinden Türkler, Selçuklu Devleti’nin devlet kademelerinde de Bizanslılar yer alıyordu.

Selçuklu Devleti’nin ünlü veziri Nizamülmülk (1018-1092), Selçuklu Devleti’nin sorunları üzerine kaleme aldığı Siyasetname adlı eserinin 30. bölümünde, toplu olarak nasıl şarap içileceğinin kurallarını, şartlarını anlatmaktadır.

11.yyda Anadolu’da Türk nüfusu artmış, bu nüfus, yerleşik düzeni ve kültürü Bizans halklarıyla kaynaşarak özümseyebilmiştir. İslam tarihçilerinin, bizlere anlattığı gibi, Türkler ve Bizanslılar sürekli savaşmamışlardır. Anadolu’ya gelen Türklerin, büyük çoğunluğu, İslam adına gazalara katılmak için değil, bu topraklarda yaşayıp, buraları yurt edinmek için gelmişlerdir. Milli ya da İslami bir tercihte bulunmamışlardır.

Kumanlar, Anadolu’daki bazı Türk gruplarını Balkanlara taşımış, ve onları Hristiyanlastırdıktan sonra Anadolu’da iskân ettirmiştir. (Çepni Türklerinden bir grup ve Kumanlar…)

Paralı asker olarak 6. yüzyıldan bu yana Anadoluya taşınmışlardır. Bugün Moldovya ve Romanya’da yaşayan Oğuz Türklerinden, Ortodoks Hristiyan olan Gagavuzlar, büyük olasılıkla 10. ve 11. yüzyıllardan itibaren Anadolu’da yasayan Türklerdir. Ayrıca, Rumca bilmeyip Türkçe konuşmaya devam eden bu halk, Lozan Antlaşması’yla Ortodoks-Hristiyan olduklarından Rum sayılıp 1924’te Yunanistan’a sürülmüşlerdir. Bu halkın büyük çoğunluğuna Karamanlılar denirdi. Bunlar, 10. yüzyıldan itibaren Hristiyanlaşmış Kuman ve Peçenek Türkleridir.

Rumlar gibi dua ediyorlardı. Bunun cezasını da ülkelerinden sürülerek ödemişlerdir.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah’a “gazi“ unvanını Osmanlı Tarihçileri uydurmuştur?

(LENA UMAY'dan alıntı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder