3.08.2012

Cerveau, c'est quel monde? / Beyin, hangi dünyadır?

''Le cerveau, c'est l'écran'' (Deleuze)

 "Beynin bir ekran" olması düşüncesi bana hala tuhaf ve sanki sorunlu görünüyor.



Bergson "herşey imge" derken, aslında bunu küçümsemek için söylüyordu: Düşünce denilen şey zaman içre bir fenomen olup beyin denilen nesneye, yani imgeler arasında bir imgeye indirgenemez FİKRİ, bana daha bergsoncu görünüyor.



"Ekran" bugün anladığımız anlamda düşünceye indirgenemeyeceği gibi, düşüncenin ekrana ingirgenmesi tehlikesini yaşıyoruz belki de. Hekzagonal küre şeklinde sinema gösterim alanları (Géode, Paris) olduğunu bilmemize rağmen. Sıradan algısal inançlarımızı (foi perceptive) tedirgin eden daha karmaşık algı deneyimleri şüphesiz "düşünce"yi de kışkırtacaktır.



Örneğin, bu yaz Kordoba'ya gittim. Dar sokaklardan Katedral-Cami'ye (Mescit/ Mesquito) doğru ilerleyip birden nehri, üzerindeki devasa köprüyü, zafer takını ve bir meydanı keşfedince, bu herşeyin birden bire ve ilk kez belirme anında vecd (fascination) halindeyken ağzımdan şu sözler döküldü:
"Asla -en azından bugünkü teknik koşullarda- bir fotoğraf makinası, ya da herhangi bir teknik yordam benim (daha doğrusu mimari ve mekansal düzenlemenin -dispositif- benim o an o noktada bunu hissetmemi sağlayan dehasının kışkırttığı ben'im) şu an sahip olduğum bakış açısına sahip olamayacak".
Bu görsel deneyim (köprüyü ağır ağır ilerleyerek, mekanın ve suyun çağlamasının şiddetinin, verdiği serinliğin, mekan ve derin ufuk hissinin -mode composé- tam bir çevirisi olamaz) şüphesiz sinema gibi teknik yordamları daha da mükemmel olmaya kışkırtacak ilerde: Ancak iç deneyim'in dış deneyim'le özgül buluşma anında oluşan sentez, bir kristal gibi -hem formel hem de inform- karmaşık bir yapıya sahip olmaya devam edecek...

Örneğin şu şiir:
"J'ai donc "vécu" deux rêves:
l'un auguste, l'autre sombre,
là où Chronos n'a plus de règne,
l'un traversant l'autre de mille façons
Sigmundo!"



Chronos hüküm sürmüyorsa, ebediyet gibi bir şey (Platon, zamanın ebediyetin -aion- bir imgesi -icôn- olduğunu söylüyordu), bir tür hemzaman olma durumu veya karmaşık (synthèse disjonctif) bir senkroni olsa gerek...

---

Les éléments d'une analyse:

Allusion faite à une pièce célèbre de Caldéron ("La vie est un songe", XVIeme) où le roi fait vivre à son fils heritier deux rêves disjonctives: ainsi le fils anticipe la régence avant de devenir roi (Après cette expérience, il n'est plus cruel au sens mondain mais droite au sens moral-inhumain, etc).



Drame, trame, dream, Traumspiel (Drame Baroque Allemande, W.Benjamin)...

Le fils -dans le pièce de Calderon- s'appelle Sigismondo...

Specialist en rêve, Freud porte le prénom Sigmund (nom trop juif encore bien qu'il soit defiguré par lui-meme de Sigismund).

De Caldéron à Freud, drôle de chemin faite dans les synthèses transversales...

Et puis mon propre rêve catégorique en Espagne sur les "catégories encore plus vide"...

Quel monde!

Sigmundo!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder