15 Haziran 2003 tarihli "Demek ki kötü donanımlı (Mal armé) bir müslüman ahlâkından başka bir şey değilmiş?" başlıklı dört A4 sayfası boyutunda bir şiirimden yedi sayfayı belge olarak koyup "ne yiyip ne içtiğimiz" sorusuna yanıt vermemeyi tercih ederdim (I would prefered not to..., Bartleby). Susmayı tercih etmek yerine "Dar-ül Harb Edebiyatı" mı yapsaydım yoksa...
Burada "8 Eylül" veya benzeri gecelerden farklı olarak "8 ay" gibi bir süreden söz ediliyor; "kekremsi" (âpre) bir tadı olan ve "baş dönmesi", "azapla" (tourments) geçen, "nihayetinde de "Varidât" (en somme testamentaire) değeri olan sekiz aydan sonra olanlardan söz ediliyor...
"O halde" (donc) bu da bir ihanetin öyküsü...
Bir "kutu": bir kutu da ne ola ki? Bir "işaret", bir "sonuç" (donc, igitur)...
Ne varmış bu kutuda? Yenir miymiş, içilir miymiş? Neler yenilip içilirmiş?
Nelerin "simgesel" veya "kurgusal" değeri varmış?
Neymiş işlevi "kutu"nun: "La Fonction: c'est du pur fictif!"
Kurgusal bir şeyin değeri neymiş?
O şey nasıl da bir "o halde" değeri taşırmış?
Bu "Mana" veya "gösterilen'in Sıfır Noktası" gibi bir şey miymiş?
Nasıl olur da bir "konserve kutusu" (Une boîte de conserve!) "vahim sonuçlara" (lourd de conséquence!) sahip olabilirmiş?
Nedir bu "serseri mayın gibi dalgalanan dalga ve/ya muğlak ders"
(cours vague qui divague)?
Bu bir Mallarmé dizesi değil midir? Kim buna cüret edebilir Mallarmé'den başka?
Hem kime veya kimin önündeymiş bu "ders"? "Cloaque" pek kibar bir tâbir olmasa da, yanlış
anladıkları gibi "çirkef" değil, "yapışkan", yani "çok yakın" (à jamais à mes côtés),
"hep yanımda" anlamı taşıyor.
Burada "dişil tanıklıktan" ve ısrarla "dişillik"ten (elles, toutes) söz edildikten sonra "kendimizi denediğimiz balmumuna tahsis olunmak" gibi tuhaf bir ifadeye yer veriliyor ki, bu Fransızca'da "sünnet" (circoncission) kelimesinin aliterasyonundan başka bir şey değildir: "cire qu'on s'essaie" / "cesse-t-on"...
Demek ki bizde "tanıklık"/ "şehadet", "kutu"nun ve/ya "kutu"ya tanıklıklıktan başka yerde.
"gülüşler"... (rires)
Ve "o halde" değeri olan bu "kutu" veya Dar-ül Harb Edebiyatımıza göre adlandırıldığı şekliyle "sünnet"
"cemaat" ile (communauté) ilişkilendiriliyor: Tek ve aynı" (un, et même) "cemaat"e aidiyetin mi "kurtuluş" (salut) olacağı sorusuyla problematik bir şekilde bitiriliyor."2000'li yılların başı"nda bu konular çok yeniydi ve şiddetle, tepkiyle cezalandırılırdı. Adı da damgası da hazırdı: Takiyye. Servetî Fünûn'dan beri fennî ve müsbet konularda eserler veren edebiyatımız için pek yeni, pek alışılmadıktı bunlar. Fransızca yazılmış olması da "yabancılaştırma etkisi"ni daha da arttırıyordu. Okunmadan kaldı. Uzun süren ve uzun sürmesi gereken Dar-ül Harb'ta ("tümüyle kurgusal": pur fictif) bu kez 1980'li yılların başında Galata Köprüsü'nün altında yazdığım, gene bir "kopuş" şiiri olan "Bej Töbeki"ye yer vereceğim gelecek sefer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder