5.12.2009

İskenderanî Teologyası (39 farz)

İSKENDERANÎ TEOLOGYASI

(39 Farz)

1- Allah seni ancak, senin O’nu sevdiğin aşk’la sever; seviyor ve sevecektir.

2- Allah’ı kalbine sığdıramıyorsan, kalbinle Allah’a sığın.

3- O’nunla aranda bir kimse yok: İşaret, işaret eden, işaret edilen ve işret bir ve aynı kişi;
işte cem olmuş işret ediyorlar.

4- Cem’de söz söyleyen ne kendisidir ne de sözündedir; söz işaretin cem’indedir.

5- Ümidi bırak, mağrur olma; işe koyul, yek ol.

6- Hep bu facit dairenin kahrı içindeyiz; kahrını bana, âlimlere, hekimlere değil O’na aç.

7- İki hâlet’ten de ihraç et bizi ya Rab.

8- Zalim, nefsine zülûm etme; kabz’dan bast’a gel amma edep dairesinde dur.

9- Zulme ve zulmedene karşı nefsinde hep bir hoşnutluk olsun;
sabreyleme, sabır da mağrurluktur.

10- Men’ mi ettin, verdin mi bana? Yoksa men’edip de verir, verir de men’ mi edersin?
Susup nefsimi men’inle bıraktın. Men’inle anlayış kapım açılsın,
Sırra ereyim Sıddık olayım.


11- Seni Tavaf'ta gördüm ey ayândın, yol açan adamlar tutmuştun kendine!
Bağdat’ta köprüaltına dilenci olmuşsun ey Rabbi’ne mi erdin?

12- Fakirliğimi senden daha çok sevdim; ne verdinse Seni ondan dolayı sevdim.
Sabırla değil sevginden beslendim.


13- Gönül hamlesiyle ey salîk, tayy-i mekân ve tayy-i zaman eyle, yakîn’e gel!

14- Bize günah işlemeyi takdir et; o günah ki belki vuslat’a sebep olsun!

15- Öyle bir günah işle ki ey kul, belki seni cennete götürsün! İnsan kardeşlerin senden nefret ederken O’na yakîn’e götürsün!


16- Ey siz eğer günah işlemez de kibir içinde olursanız, Allah başka bir kavim gönderir ve günah işletir ve tövbe ettirir, cennetine alır siz de kapıda kalırsınız! (Ebu Hürreyre’den nakil Hadis)

17- Katile ikrâm eyle utansın, hayrat eden mümini görmezden gel, kibirlenmesin!


18- “Dört zencinin beşincisi olacağım”: Hayatında kendini öyle halden hale sok ki bu cümlenin anlamını öğrenemeden ruhunu teslim etme!

19- Sana verilenle yetinmeden, fazlasını isteme: sana verilenlerin alınacağı günü bekle ki fukaralık dersini almadan kibirle O’na gitme!


20- Ey sakın ölmeden ölme! Mutlu yaşadım dediğinde kabri özle!

21- İcad da et (yoktan var et) ama imdad da et (varın yoka gitsin diye yalvar)!


22- Yokluk kapısında sus, öldüğünü kimse fark etmesin; sanki yaşıyormuşsun gibi
aralarında ölü gez ki öldüğünü anlamasınlar: o zaman onları tanıyacaksın.

23- Küfürde senin dahlin yoktur; şükür kadar o da öyle büyük nimetlerdendir;
anladığında, sen susup onunla ruh’un konuşacak: tamnamaz olacaksın.


24- Unutma ki arızî yoksulluğun, zati yoksulluğunu örtmek için senin için bir lütûftur: son hırkanı da ver ki, çıplaklığın görünmesin; seni sadece fukara-ı beşer sansınlar.

25- Öyle ıssızlaş, insanları öyle kaybet ki, bulunmayan diyarlar sana açılsın, kendindeki çölü duy, beşer dilinden anlamaz ol ki dil’in nihayet çözülsün.


26- O’na dua ederken öyle bir dilin olsun ki, kendin de anlama; gönlün konuşsun.

27- Yoksulluğun ziynetini tak da yürü, seni âlim sansınlar; ama cehâletini kendin bil!


28- Nefsim zilletlik arazimdir, kullanma hakkı bende amma sahibi bâkidir; al kullan sen de!

29- Nasıl yokluktan çıktım, nasıl yokluğa döneceğim diye âlimler gibi dellenme,
varlığın yokluk olsun, sırra er, sus.


30- Beni halktan vahşileştirdin, yaban hayvanlarından daha aşağılarda süründürdün,
ne zalim ilâhsın sen deme sakın; asıl o zaman O’nun sevgisi senin için coşuyor,
senin için büyük bir ikrâm hazırlıyordur.

31- Öyle fakir ol ki, sahici fakirler senin fakirliğine gıpta etsin,
zenginler mallarını sana vermek için birbirlerine rakip olsun, sen gene de tamah etme.


32- Bil ki o gün salîke üns kapısı açıldı demektir;
nihayet beşerden çıktın O’na yakîn oldun demektir.

33- Zengin az dua eder, onu da malı için eder; duasız kazandığın her şey için bir kağıda safranla dualarını yaz ve kağıdı yut; bütün haram malların o an yok olacak, safranla dışarı atılacaktır.


34- Sana beddua edenlerin dualarını iyi dinle, kendi sonlarını sana anlatıp sana bilgi veriyorlardır; onlara hayır duasıyla karşılık ver ki sen de kendi sonunu iyi hazırla!

35- Ne zaman O’ndan bir şey istemek için ağzını açtın,
bil ki o an O da sana vermek için çırpınıyor, ama erteliyor.


36- O’nu dualarınla çıldırt ki erteleme zamanı şaşsın. Şaşırt O’nu: “seni beşer yaratmıştım,
nasıl beşerlikten çıktın, bana denk oldun” deyip ikrama başlayacaktır.

37- Unutma ki, Güneş, Ay ve Yıldızlar birer hadis’tir, yani sonra gelenlerdir;
onları ayetlerin aslı sanma: Aslı Saklı Kitab’ı öyle okuyamazsın.


38- İbrahim, “gurub olup batanları sevmem” demişti.
Onun kadar salih ol, ne bu dünyadan ne de âlemlerdeki yıldızlardan medet umma!

39- Zuhur ve açıklığın peşinde iken gâyesi ol ki zuhur ve açıklık nihayet olabilsin!

4-5 Aralık-2009

1 yorum:

  1. Antalya'nın bana büyük hediyelerindendir İskenderanî. Biliyordum zaten bu kentin bana bir şeyler vereceğini, o garip önseziyle sahaflarını dolaşırken çıkıverdi karşıma İskenderanî. Ne de eskiydi, ne de çok beklemişti nemli raflarda beni. İşte çıkageldim sana, 1993'den beri ilk defa Antalya. 1993'de bana Yessenin'i, Sylvie Path'ı keşfettirmiştin. Konya'dan süzülürken beni mi bekledin? Kaç şiirimi besledin terler içinde yazarken Antalya'daki küçük odamda, senle kaybolmanın, fakirliğin tadına bir kez daha vardım. sağol.

    YanıtlaSil